loader image

Vatandaşlık Başvurusu Reddi Kararının İptali Davası

 

Evlenme yoluyla vatandaşlığın kazanılması Türk Vatandaşlığı Kanununun 16. Maddesinde düzenlenmiş olup, en az 3 yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancıların evliliğinin aile birliği içerisinde olduğunun tespit edilmesi, evlilik birliği içerisinde bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmadığının tespiti ve milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil eden herhangi bir davranışının bulunmaması halinde bu yola başvurabilmektedir. 

Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması 

Madde 16

(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde; 

a) Aile birliği içinde yaşama,

Kanun koyucu evlenme yolu ile vatandaşlık kazanımında aile birliğini koruma ve muhafaza etme amacı taşıdığından genel vatandaşlık yollarında aranan şartların hepsini aramamıştır. Bu nedenle, ilgili başvurunun kesinlikle formalite olmaması ve gerçekten bir evlilik ilişkisini yansıtması gerekmektedir. Ayrıca, aile birliği içerisinde yaşama olgusu Bakanlıkça aile konutunda birlikte yaşamama zorunluluğu olarak değerlendirilmemekle birlikte, eşlerin arasında evliliğin gerçek bir ilişki olduğunun tespitini yeterli saymaktadır. Bu sebeple, uzak mesafe yolu ile dahi evliliğini yürüten çiftlerin bu yol ile vatandaşlık kazanımı mümkündür.

b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama

En az 3 yıldan beri Türk vatandaşı ile evli olan ve evliliğini devam ettiren eşin, başvuru tarihinden itibaren gözetilecek olan evlilik birliği ile bağdaşmayacak herhangi bir faaliyette bulunup bulunamadığı araştırılarak, bu hususa herhangi engel bir davranışın olup olmadığı tespit edilecektir. Nitekim, bu faaliyetlerin başında, fuhuş yapmak, aracılık etmek vb. faaliyetlerde bulunmamış olunması gerekmektedir. 

c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, 

Milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama durumu uygulamada karşımıza en çok çıkan vatandaşlığın reddi sebeplerindendir. Genel olarak, ülkenin mevcut siyasi istikrarı gözetilmesi mahiyeti ile oluşturulmuş kamu düzeni ve ulusal bilince halel gelmemesi adına düzenlenen milli güvenlik, Türkiye toplum yapısını temelden sarsan bir ilişkinin bir parçası veya herhangi bir terör örgütü üyesi mensubu olan, bu örgütlere ilişkin herhangi bir sempati besleyen veyahut iltisak sahibi kişilerin vatandaşlık başvurusunu kabul etmemektedir. Nitekim, ilgili hususa ilişkin somut bir delile rastlanılması halinde milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunması gerekçesiyle vatandaşlık başvurusu reddedilmektedir. 

Vatandaşlık başvurusu yapmış iseniz ve vatandaşlık başvuru ret gerekçenizde, Milli Güvenlik ve Kamu Düzeni yazmakta ise vatandaşlık başvurunuzda ülkenin milli güvenliği ve kamu düzenine engel teşkil edecek herhangi bir durumunuzun olduğu ifade edilmektedir. Yalnızca, terör örgütü ile ilgili olmasının yanı sıra /eşiniz/aileniz veyahut sizin hakkınızda süren herhangi bir soruşturma veyahut kovuşturma dahi dolayısıyla bu sebeple ret gerekçesi verilmiş olabilir. Nitekim, birçok kuruma hakkınızda yazılan yazılara istinaden celp olunan ilgili belgelerin gizli olması dolayısıyla İçişleri Bakanlığı tarafından bilgi almanın oldukça zor olduğu düşünüldüğünde, bu hususun sebebinin ve dayandırılan ve delil gösterilen belgelerin mahiyetini öğrenebilmek amacıyla İdari Dava açmak son derece önemlidir. Kaldı ki, milli güvenliğe veya kamu düzenine engel teşkil eden durum şahsi olarak sizin ile ilgili olmadığı sonuçlarına bile ulaşılabilmektedir.

Ancak Vatandaşlık başvuru ret gerekçenizde Taktir Yetkisi yazması halinde ise, tüm şartları taşımış olmanızın yanı sıra idare tarafından olumsuz kanaat kullanıldığı ifade edilmek istenmektedir. İlgili başvuru ret gerekçeleri esasen Bakanlık tarafından o açıklanmamakla birlikte, ret gerekçesini idari dava yoluyla öğrenme şansınız bulunmaktadır. Ayrıca işbu kanaatin kamusal sınırlarının aşması halinde de idari işlemin iptali için iptal davası gündeme gelmektedir.

Madde 16

(2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz.

(3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler.

Türk Vatandaşlığı Kanunun 16. Maddesinin 2. Maddesinde, vatandaşlık başvurusunda sonra destekleyicinin ölmesi hususu düzenlenmiştir. Nitekim bu madde uyarınca Türk vatandaşı eşin ölümü halinde kazanılmış vatandaşlığa olumsuz bir etkisi olmamakla birlikte kazanılmış vatandaşlık bakidir. Başvuru sonuçlanmadan ölen Türk Vatandaşı eşin durumunda ise yine bir değişiklik olmayarak, vatandaşlık başvurusu sonuçlandırılacaktır. Türk vatandaş eşin ölümü vatandaşlık kazanmaya engel olmayacaktır.

Bu maddeden hareketle, evliliğin boşanma yolu ile sona ermesi durumundaki sonuçlarının akıbeti akla gelmektedir. Nitekim, Türk Vatandaşlığı kanunda bu hususa ilişkin özel bir düzenleme bulunmasa dahi, evliliğin iyi niyet çerçevesinde kurulduğu ve evlilik birliği içerisinde aile birliği içerisinde devam ettiği halinde, ölüm halinde Türk Vatandaşlığının korunması yorumundan hareketle, evliliğin boşanma ile sona ermesi haline de bu yorumun kıyas yolu ile uygulanabileceği ve başvuru sonrası boşanma halinin başvuruya etkisi olmaksızın sonuçlandırılması gerekmektedir.

Vatandaşlık Başvurusu Reddedilirse Ne Yapılmalıdır?

Vatandaşlık başvurusu reddedilirse idari yargıda idare mahkemesinde ilgili kararın iptali için iptal davası açılması gerekmektedir. Vatandaşlık başvurusu reddolan yabancı şahıs reddolma işlemini öğrendiği ya da kendisine yazılı bildirimde bulunulduğu tarihten itibaren 60 gün içerisinde bu işleme karşı dava açmalıdır. Aksi durumda 60 günlük süreyi geçiren vatandaşlık başvurusu yapan kişi 60 gün sonra dava açar ise dava süre aşımı nedeniyle reddolacaktır.

Vatandaşlık başvurusunun reddi sonucu açılacak davaların yabancılar hukuku avukat, vatandaşlık için avukat, yabancılar hukuku avukat, yabancı avukatı , idare hukuku avukat , mülteci avukat , geçici koruma avukatı ile çalışmaları tavsiye olunur. Bu tür davalar içeriği ve başvuru usullerinin hak düşürücü sürelere bağlanmış olmaları sebebiyle uzmanlık gerektiren bir alandır ve idari dava avukatı vasıtasıyla takibi davaların süreci bakımından oldukça faydalı olacaktır. 

Vatandaşlık Başvurusunun Reddine Karşı İptal Davasın Yetkili ve Görevli Mahkeme

Vatandaşlık başvurusunun reddi kararı bir idari işlem olduğu için idari yargı denetimine tabidir.   Vatandaşlık başvurusu reddi kararına karşı açılacak dava idari yargıda görülür. Bu dava “iptal davası” olarak adlandırılır. Bu davada izlenecek yol, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda düzenlenmiştir. Hangi mahkemenin davaya bakacağı, davanın hangi yerde görüleceği gibi hususlarda İdari Yargılama Usulü Kanununa bakmak gerekir. Buna göre;

  • Bu davada görevli olan mahkemeler, idare mahkemeleridir.
  • Anılan dava, İçişleri Bakanlığı aleyhine açılmalıdır.
  • Bu nedenle iptal davası, Ankara idare mahkemelerinde açılmalıdır.

 

İptal Davası Sonucuna İtiraz

Vatandaşlık başvurusu reddedilip dava açan kişi, idare mahkemesinde bu davayı da kaybederse ne olur? İdare mahkemesinde de davayı kaybeden kimse, bir üst mahkeme olan istinaf mahkemesine başvurabilir. İstinaf mahkemesi ise, bölge idare mahkemesidir. Kişi, idare mahkemesinin kararının kendisine tebliğ edilmesinden başlayarak 30 gün içinde bölge idare mahkemesine başvurabilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 15).

Vatandaşlık başvurusunun reddi işlemi idari işlem olup, somut bilgi ve belgeye dayanmalıdır. Vatandaşlık başvurusunun reddinde idarenin takdir yetkisi mevcut olsa da bu takdir yetkisi hukuk kuralları dahilinde kullanılmalıdır. Örneğin; başvurucunun başvuru şartlarını karşılamadığı gerekçesiyle başvurusunun reddedilmesi, başvurucunun ikamet süresinin hatalı hesaplanması, vatandaşlığı kazanma şartlarını taşıyor olmasına rağmen gerekçesiz ve somut bilgi ve belge olmadan başvurunun reddedilmesi ya da ret gerekçesinin gerçeğe aykırı olması gibi durumlarda ret işlemi hukuka aykırı olacaktır. Bu gibi hallerde dava yoluyla, vatandaşlık başvurusunun reddi işlemine karşı iptal davası yoluna gidilmelidir. İdare mahkemesinin verdiği kararlar istinaf ve temyiz kanun yoluna taşınmalıdır.

Kazanılan Vatandaşlık Milli Güvenlik ve Kamu Düzeni Nedeniyle İptal Edilebilir Mi?

Başvurunun incelendiği aşamada, başvurucunun milli güvenlik ve kamu düzeni açısından herhangi bir tehdit oluşturmadığı tespit edilse de, sonradan bu konuda yeni bir belirti veya bilgi ortaya çıktığında idarenin vatandaşlık verme kararını geri çektiği gözlenebilmektedir.

İdare, sonradan ortaya çıkan milli güvenlik veya kamu düzeni kaygısına dayalı olarak vatandaşlık iptali için gerekli yasal işlemleri yürütebilir veya cezai yargılama başlatılması için şikayetçi olabilirken, sadece bu gerekçeyle vatandaşlığın iptal edilmesi kanaatimizce hukuka uygun değildir. Yargılama yoluna gidilebilmektedir.

VATANDAŞLIK BAŞVURUSU İPTAL DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

ANKARA İDARE MAHKEMESİNE BAŞKANLIĞI’ NA

DAVACI                      : X

Vekili : Av. Enes SENCER

Adres : Hacı İlyas Mah. 4. Aral Sk. Ön Keskin Apt. 25/3 Osmangazi/BURSA

DAVALI                       :İÇ İŞLERİ BAKANLIĞI/ANKARA

KONU :Ankara Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğünün ……… NVİ Dosya no, ……. NVİ İşlem nolu Evlenme ile vatandaşlık kazanmaya dair başvurumun reddinin iptali ve vatandaşlığa kabul kararı verilmesi istemidir.

TEBLİĞ TARİHİ        :

AÇIKLAMALAR        :

Müvekkil  Türk vatandaşlığını kazanmak maksadıyla davalı idareye başvurmuştur. Davalı idare müvekkilin başvurusunu reddetmiş ve gerekçe olarak sadece ‘takdir yetkisi’ ni göstermiştir.  Vatandaşlık talebinin reddi için hiçbir sebep bulunmamasına ve yasada bulunan tüm şartları taşımasına rağmen hiçbir açıklamada bulunulmadan salt takdir yetkisine dayanılarak ret kararı verilmesi hukuka aykırıdır. 

Müvekkilim …. tarihinde …… T.C. Kimlik numaralı ……. ile evlenmiştir, Evliliğinden …… doğum tarihli ….. isimli kız çocukları olmuştur, Evliliğinin üzerinden 4 yıl geçmiştir, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına geçmek için 5901 sayılı yasada aranan şartların oluşmasıyla birlikte  …… günü  …… Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğüne müracaatta bulunulmuştur, Müracaatı değerlendiren ……İl Nüfus müdürlüğü ise İç İşleri Bakanlığının …..2019 tarih ve 2019/….. sayılı takdir kararıyla başkaca bir gerekçe gösterilmeden Türk Vatandaşlığına geçme talebinin ret edildiğini  bildirmiştir.

5901 sayılı yasanın 16 ncı maddesine göre Türk Vatandaşlığı verilmesi talebinin reddine ilişkin kararın hangi gerekçeler ile verildiği bildirilmemiştir. Bu nedenle Dava konusu işlem sebep unsuru yönünden hukuka aykırıdır. Şöyle ki;

idareyi o işlemi yapmaya iten, idarenin işlemine gerekçe oluşturan somut olay, olgu veya hukuki işleme sebep unsuru denir. Bir idari işleme gerekçe olarak gösterilmesi gereken şey somut olay, olgu veya hukuki işlem olmalıdır.

5901 sayılı kanunun 10. maddesi uyarınca vatandaşlık için aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz. Gerçekten de vatandaşlık gibi önemli bir konuda yalnızca kanunen aranan şartların bir kişiyi bu konuda hak sahibi yapması, gerek kanunun düzenlenme şekli ve kapsamı  gerekse mevcut veya ileride doğabilecek eksiklik veya boşluklar açısından düşünüldüğünde önemli sorunlar doğurabileceğinden, kanun koyucunun ilgili yasanın birçok bölümünde idareye takdir hakkı tanıması kaçınılamaz bir gereklilik ve sonuç olmuştur.

Diğer taraftan idareye tanınan bu takdir yetkisi idare için bir keyfilik veya cezalandırma aracı olarak kullanılmamalıdır. Bu bağlamda idare takdir yetkisini kullanırken yasanın koyduğu sınırlar içerisinde, eşitlik ilkesine uygun, kamu yararı dışında başkaca amaç gütmeden ve gerekçeli olarak işlem tesis etmelidir.

Müvekkile  elden tebliğ edilen Ret Duyuru Belgesinde Türk vatandaşlığına alınma talebinin reddedildiği bildirilmiş ancak 5901 sayılı yasanın 16. Maddesindeki şartlardan hangisini taşımadığı gerekçelendirilmeden ve somutlaştırılmadan yapılan bu bildirim usul ve yasaya aykırıdır.

İdarenin işlem ve kararlarında hukuka uygunluğun sağlanması hak ve menfaatlerin korunması esastır. Bu esasın korunabilmesi ve sağlanabilmesi ancak takdir yetkisinin hukuk sınırları içinde kullanılmasıyla mümkün olabilecektir. Çünkü, her yetkide olduğu gibi takdir yetkisi de belli sınırlar içinde vardır ve bu yetki sınırsız değildir. Sınır olarak da amaç unsuru belirlenmiştir.

İdari işlemin amaç unsuru bakımından idarenin takdir yetkisi bulunmamaktadır. Çünkü idari işlemin amacı mutlaka kamu yararıdır. İdare, bu konuda bağlıdır. Huzurdaki yargılamaya konu idari işleme bakıldığında kamu yararı gözetilmediği hususu açıktır.Şöyle ki;

5901 sayılı yasanın 16ncı maddesinde Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvurudabulunan başvuru sahiplerinde ;

a) Aile birliği içinde yaşama,

b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,

c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.

Müvekkil ……. Tarihinde evlenmiştir, Müvekkil Eşi ve çocuğu ile mutlu bir aile birlikteliğine sahiptir, Müvekkil eşine karşı sorumlu bir eş, çocuğuna karşı sorumlu bir ebeveyndir. Müvekkil evliliğini asla Vatandaşlık kazanmak için gerçekleştirmemiştir, Müvekkilin Eşi ve çocuğu TÜRK vatandaşıdır, Eşi ve çocukları TÜRK vatandaşı olan müvekkilin Eşi ve Çocuğuyla aynı haklara sahip olması hemde çocuğuna Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sosyal haklarından faydalandırma isteğiyle kendisine yasalar tarafından tanınan vatandaşlık hakkını kullanmayı istemesi son derece olağandır, Burada olağan olmayan tek husus müvekkilimin vatandaşlık talebinin ret edilmesidir.

Türk Vatandaşlığını Kazanmaya ilişkin tüm şartlar mevcut olduğu halde idarenin keyfi ve yasaya aykırı red kararı nedeniyle müvekkilin telafisi güç ve imkansız zararlara uğra kaçınılmaz bir hale gelmiştir, Davalı idarenin Yasa ve Kanuna aykırı nitelikte’ ki red kararının iptali ile 5901 sayılı Yasanın 16 ncı maddesi kapsamında Türk Vatandaşlığı talebimin kabul edilmesine karar verilmesi için iş bu talebi yapma zorunluluğumuz doğmuştur.   

HUKUKİ SEBEPLER :2577 sayılı İYUK, 5901 sayılı yasa vsair ilgili kanun hükümleri.

SUBUT DELİLLER    :….. Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğünün ……NVİ Dosya no, …. NVİ İşlem nolu Red Duyuru Belgesi, Nüfus Kayıtları, Evlenme cüzdanı, ,  vsair her türlü yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM     :Yukarıda açıklanan ve yüksek Mahkemenizce resen gözetilecek nedenlerle 5901 sayılı yasanın 16 ncı maddesi gereğince Evlenme Yolu İli Türk Vatandaşlığı verilmesine ilişkin talebin reddine ilişkin ….. Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğünün …… NVİ Dosya no, …….. NVİ İşlem nolu işlemin iptali ile müvekkilin Türk Vatandaşlığına geçme talebinin  kabulüne karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

                                                                                                                                  DAVACI VEKİLİ

 

KONUYLA İLGİLİ DANIŞTAY KARARLARI

 

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE 
Esas No : 2012/84..
Karar No : 2015/40..


İstemin_Özeti : … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E…., K…. sayılı kararın hukuka aykırı olduğundan 2577 sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.  
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.   
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

                      TÜRK MİLLETİ ADINA                 

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17/2. maddesi uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek, işin esası incelenip gereği görüşüldü: 
Dava; … uyruklu olan ve Türk vatandaşıyla evlenen davacının, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanmak istemiyle yaptığı başvurunun, 5901 sayılı Kanunun 10 ve 16.maddelerine uygun olmadığından bahisle reddine ilişkin 2/2/2011 tarih ve 10897 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.      
…. İdare Mahkemesince, davacının Türk vatandaşı olan eşi …. ile evlilik ve aile birliği içinde birlikte yaşadığı, bu evlilikten bir çocuğunun olduğu, evliliğin aile birliği içerisinde devam etmediğine yönelik somut bir tespitin bulunmadığı, eşi …. ile birlikte ortak banka hesaplarının bulunduğu, üzerine taşınmaz devrinin olduğu, birlikte aynı arabada kaza geçirdikleri, dolayısıyla aile birliği içinde yaşadıkları, davacı hakkında açılan davanın ise, bir iftira nedeniyle oluştuğu, bu davada beraat ettiği ileri sürülmekte ise de, mevzuat hükümleri gereği davacının Türkiye içinde kamu düzenini ve asayişi bozucu, örf ve adetle bağdaşmayan nitelikte eylemlerinin olduğu, nitekim aile birliği içinde birlikte yaşadığını belirttiği eşi … ile birlikte fuhuşa aracılık ettiğinden bahisle hakkında dava açıldığı, dava sonucunda …. Ağır Ceza Mahkemesinin… tarih ve E…., K…. sayılı kararı ile davacının eşi …hakkında suç örgütüne üye olmak, fuhuşa aracılık etmek suçlarından mahkumiyet kararı verildiği; davacı hakkında ise, delil yetersizliğinden beraat kararı verildiği anlaşılmakla birlikte vatandaşlığa kabul konusunda devletin egemenlik hakkı ve takdir yetkisinin bulunduğu, bu kapsamda dava konusu işlemin davalı idarece kamu düzenine ve kamu yararına uygun olarak tesis edildiği sonucuna varılmakla, davacının, Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.       
Davacı tarafından, hakkında beraat kararı verilmesine karşın Mahkemece bu hususun gözardı edilerek eylemlerinin sübut bulduğundan hareketle karar verildiği, davacının ikametgah süresinin kısaltılmasına ilişkin işleme karşı açılan davada verilen mahkeme kararının Dairenin 2010/4519 esas sayılı davasında yürütmesinin durdurulduğu, hiçbir sabıkası bulunmayan davacının aile birliği içerisinde yaşadığı, 2 yaşında bir çocuğu olduğu, Ege Üniversitesinde yükseköğrenim gördüğü, idarenin takdir yetkisini keyfi şekilde kullandığı, davacının çalışma izni başvurularının da reddedildiği öne sürülerek anılan idare mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
12/6/2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinde, “Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir.                             Başvuru sahiplerinde;  
a) Aile birliği içinde yaşama,    
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,      
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama şartları aranır.” hükmü bulunmaktadır.        
Dava dosyasının incelenmesinden, Rusya uyruklu olan ve 6/3/2007 tarihinde Türk vatandaşıyla evlenen davacının, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvuru üzerine, davacı hakkında idarece yapılan inceleme ve araştırmalar sonucu, 1986 doğumlu olan davacının, 23/7/2007 tarihinden 22/3/2008 tarihine kadar geçerli ikamet tezkeresi aldığı, daha sonra bu tezkerenin 23/3/2008 tarihinden 22/3/2010 tarihine kadar yenilendiği, evliliğinden bir müşterek çocuklarının bulunduğu, evliliğe ait ortak meskenlerinin olduğu, aynı adreste evlilik birliği içerisinde yaşadıkları, komşuluk münasebetlerinin bulunduğu tespitlerine yer verildiği; ancak davacı ve eşinin, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, bu örgüte üye olmak, örgüt faaliyeti çerçevesinde insan ticareti yapmak, fuhuş yaptırmak, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından …Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanması gerekçe gösterilerek, 5901 sayılı Kanunun 16.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yazılı, “Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama” şartını taşımadığından bahisle başvurunun reddi yönünde işlem tesis edildiği, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta, davacının, 6/3/2007 tarihinde resmi nikahla Türk vatandaşı ile evlendiği ve evliliğinin başvuru tarihi itibariyle devam ettiği, davacının Türk vatandaşı eşi ile müşterek bir çocuklarının bulunduğu, davacının Türkiye’de yükseköğrenime devam ettiği, yapılan ön inceleme ve araştırma sonucunda, davacı ve eşinin evliliğe ait ortak meskenlerinin olduğu, aynı adreste evlilik birliği içerisinde yaşadıkları, komşuluk münasebetlerinin bulunduğu tespitlerine yer verildiği; diğer taraftan, davacı ve eşinin, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, bu örgüte üye olmak, örgüt faaliyeti çerçevesinde insan ticareti yapmak, fuhuş yaptırmak, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından…Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu davacının beraatine karar verildiği görülmekte olup, hakkında ceza yargılaması beraat ile sonuçlanan ve bu tarihten sonra Türkiye’de bulunan davacının, bu süre içerisinde kamu düzenine ve milli güvenliğe zarar verecek davranışlarda bulunduğu, suç işlediği veya yasa dışı faaliyetler içinde yer aldığı yönünde herhangi bir tespit yapılmadığından, 5901 sayılı Kanunun 16.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yazılı şartı taşımadığı gerekçesiyle Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.         
Bu durumda, dava konusu işlemin iptali gerekirken davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.    
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E…., K…. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 5/10/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

           T.C.
D A N I Ş T A Y          
ONUNCU DAİRE       
Esas No : 2012/….       
Karar No : 2015/….     


İstemin_Özeti : … vatandaşı olan davacının, Türk soylu olması nedeniyle Türk vatandaşlığına alınması istemiyle yaptığı 3/12/2010 tarihli başvurunun, 5901 sayılı Kanun’un 11.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde öngörülen “Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek” şartını taşımadığından bahisle reddine ilişkin 22/12/2010 tarih ve 11720 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; davacının Türk Soylu olduğunun 31/10/2007 tarihinde yapılan mülakat ile tespit edildiği, ancak 3/12/2010 tarihinde yapmış olduğu başvurudan itibaren geriye dönük olarak 5901 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca aranan iki yıllık ikamet etme şartını sağlamadığından Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’in 16. maddesinin 2.fıkrası uyarınca davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E…., K…. sayılı kararının; 7/8/2006 tarihinden itibaren Türkiyeden hiç ayrılmadığı, 1998 yılından itibaren Türkiye’de ikamet ettiğine dair muhtarlık yazısının dosyada bulunduğu, Türkiye’de mal edindiği, mevzuatın aradığı diğer şartları taşıdığı ileri sürülerek 2577 sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.  
Düşüncesi : Dava konusu işlem yetkisiz makamca tesis edildiğinden temyiz isteminin kabulüyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA         

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:     
Dava, … vatandaşı olan davacının, Türk soylu olması nedeniyle Türk vatandaşlığına alınması istemiyle yaptığı 3/12/2010 tarihli başvurunun, 5901 sayılı Kanun’un 11.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde öngörülen “Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek” şartını taşımadığından bahisle reddine ilişkin 22/12/2010 tarih ve 11720 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, davacının Türk Soylu olduğunun 31/10/2007 tarihinde yapılan mülakat ile tespit edildiği, ancak 3/12/2010 tarihinde yapmış olduğu başvurudan itibaren geriye dönük olarak 5901 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca aranan iki yıllık ikamet etme şartını sağlamadığından Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 2.fıkrası uyarınca davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.       
Davacı tarafından, 7/8/2006 tarihinden itibaren Türkiyeden hiç ayrılmadığı, 1998 yılından itibaren Türkiye’de ikamet ettiğine dair muhtarlık yazısının dosyada bulunduğu, Türkiye’de mal edindiği, mevzuatın aradığı diğer şartları taşıdığı, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan idare mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
12/6/2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılmasında usul ve esaslar” başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrasında, yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılardan başvuru için gerekli şartları taşıyanlar adına vatandaşlık dosyası düzenleneceği ve karar verilmek üzere Bakanlığa gönderileceği, Bakanlıkça yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda durumu uygun bulunanların Bakanlık kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabileceği, uygun görülmeyenlerin taleplerinin ise Bakanlıkça reddedileceği düzenlenmiştir.
Dosyasının incelenmesinden, Makedonya uyruklu olan davacının, Türk soylu olması nedeniyle Türk vatandaşlığına alınma istemiyle 3/12/2010 tarihinde ne başvurarak 5901 sayılı Kanun uyarınca Türk vatandaşlığına alınma talebinde bulunduğu, başvurunun 5901 sayılı Kanunun 11.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde öngörülen “Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek” şartını taşımadığından bahisle, Valilik tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır.  
Bu durumda, yukarıda anılan mevzuat hükmü uyarınca davacının Türk vatandaşlığını kazanmak için yaptığı başvuru hakkında karar verecek yetkili makam İçişleri Bakanlığı olmasına rağmen, söz konusu başvurunun tarafından reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda, yetki yönünden dava konusu işlemin iptali gerekirken, davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.           
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E…., K…. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 5/10/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

 

T.C. DANIŞTAY 10. DAİRENİN 2022/1203 K. Sayılı kararı özetle şu şekildedir;

Türk soylu ve Yunanistan haymatlosu (vatansız) olan davacının, Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvurunun, 5901 sayılı kanunun 11. Maddesinin 1. Fıkrası, (d) bendinde yer alan ” iyi ahlak sahibi olmak ” koşulu taşımadığından bahisle reddine ilişkin kararın iptali istemiyle açılan dava sonucunda, idare mahkemesince yüksek mahkemenin bozma kararına uymak suretiyle dava konusu idari işlem kaldırılmıştır. Davalı İç İşleri Bakanlığı kararın bozulması istemiyle kararı temyiz etmiştir. Davalı İş İşleri Bakanlığı tarafından, bir kişinin yabancı olarak bulunduğu ülkede sürekli suç işleme cüreti göstermesinin vatandaşı olmak istediği ülkeye karşı olan sorumluluklarını yerine getirmediğinin göstergesi olduğu, dolayısıyla
böyle bir kişinin iyi ahlak sahibi kişi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ve dair nedenler ileri sürerek idare mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir. Ancak Danıştay ilgili daire, vatandaşlık başvurusunun iptaline yönelik kararın bozulmasını uygun bulmuş ve davalı idarenin temyiz talepleri reddedilmiştir.

Yüksek mahkeme kararı özetinden de anlaşılacağı üzere, İş İşleri Bakanlığı’nın gerekli şartları sağlaması halinde vatandaşlık başvurusunun gerekçesiz ve gerekli araştırma yapılmadan reddedilmesi hukuka ve usule uygun değildir.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/2785 E. , 2020/4434 K.

‘‘İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Türk vatandaşı ile evlenen Yunanistan uyruklu davacının, Türk vatandaşlığına geçmek için yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 27/11/2014 tarih 108077 sayılı işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararıyla; uyuşmazlığa konu olayda davacı ile ilgili olarak güvenlik birimlerince mahallinde yapılan araştırmalar sonucu düzenlenen tutanaklarda

evlilik birliği içerisinde eşiyle bir arada oturdukları, komşularıyla iyi münasebetleri olduğu, Türk kültür, örf ve adetlerine bağlı olarak yaşadıkları, 15/05/2014 tarihinde … Valiliği Vatandaşlık İnceleme ve Araştırma Komisyonu Mülakat ve Değerlendirme Formunda 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen şartları taşıdığının belirlendiği, davacının “resmi belgede sahtecilik” suçundan yargılandığı dava neticesinde … Ağır Ceza Mahkemesi’nin E: … , K: … sayılı kararıyla kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin E: … , K: … sayılı kararıyla davacının “reşit olmayan mağdureyi rızasıyla alıkoymak ve rızayla birden fazla ırzına geçip kızlık bozma” suçunu işlediğine dair mahkumiyetini gerektirecek kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığından beraatine karar verildiği, bu davanın Yargıtay aşamasında ise her ne kadar anılan kararın bozulmasına karar verilmiş olsa da bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verildiği, bu kararlar ceza veya mahkumiyet olarak değerlendirilemeyeceği gibi böyle bir kabulün masumiyet karinesinin ihlali anlamına geleceği, ayrıca incelenen olayda davacının vatandaşlığa alınma şartlarını taşımadığına ilişkin bir tespitin bulunmaması, davacının evlilik birliği içerisinde eşi ile bir arada oturduğu ve davanın açıldığı tarihte bebek bekledikleri, Türk gelenek örf ve adetlerine göre hareket ettiği, davacının evlendiği 25/12/2010 tarihinden önce açılan ve aleyhine bir sonuç doğurmayan davalardan bahisle vatandaşlık talebinin reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının resmi belgede sahtecilik ve reşit olmayan mağdureyi rızasıyla alıkoymak ve rızayla birden fazla ırzına geçip kızlık bozma fiillerinin içerisinde bulunmasının tek başına vatandaşlığa başvurusunun reddi için yeterli olduğu ilgili yönetmelikte bu fiiller hakkında yargı ya da mahkumiyet kararı aranmadığı ve bu konuda davalı idarenin takdir yetkisi bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunun’un, Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması” başlıklı 16. maddesinde” (1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama,
şartları aranır…” düzenlemesi yapılmıştır.
Türk vatandaşının, bir yabancı ile evlenmesi halinde, yabancı olan eşin evlilik yolu ile vatandaşlık talebinde bulunması durumunda, 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile yabancının, Türk vatandaşlığını kazanmak için başvurabilmesinin asgari koşulunun üç bent halinde sayıldığı, bunların birlikte aranacağının belirtildiği, “millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama” şartının bir mahkumiyete bağlanmadığı; idarece değerlendirme yapılırken özellikle; uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık, fuhuş, terör ile ilgili vakaların dikkate alındığı görülmektedir.
Mutlak anlamda kişiye sıkı sıkıya bağlı olan evlenme kararı, Türk vatandaşlarının kişisel tercihi iken; Türk vatandaşı ile evlenen yabancının vatandaşlığa kabulü; kamu hizmetine girme, sosyal güvenlik kurumlarından yararlanma, seçme seçilme hakkı kazanma gibi… kamusal sonuçlar doğurduğundan; başvuruda bulunan yabancının, mevzuatta aranan asgari şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin davalı idarece gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, vatandaşlık isteminin kabul edilip, edilmeyeceği hususunda yapılacak değerlendirmede geniş bir taktir hakkı bulunduğu tartışmasızdır.
Dava dosyası incelendiğinde; davacının Türk vatandaşlığına alınması talebiyle yapmış olduğu başvurunun incelendiği ve istemin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, davacının başvurusunun reddi yönünde tesis edilen işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyu ile aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.

KARŞIOY:

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinde, bir Türk vatandaşı ile evlenmenin doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmayacağı, ancak bir Türk vatandaşı ile en az 3 yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancıların Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilecekleri, başvuru sahiplerinde; aile birliği içinde yaşama, evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama şartlarının aranacağı, 10. maddesinde ise Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancının, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabileceği ancak anılan şartları taşımanın vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamayacağı kurala bağlanmıştır.
Bu kapsamda, vatandaşlık verme hususunda devletin hükümranlık hakkı ve takdir yetkisi bulunduğu açık olup; davacının Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvurunun, bazı faaliyet ve eylemleri nedeniyle yargılandığı ve suç kayıtları dikkate alınmak suretiyle reddi yönünde tesis olunan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği görüşüyle Dairemizin onama kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

 

 

Yine Danıştay 10. Daire Başkanlığının 2017/145E. 2021/5759K. Sayılı kararında davacının vatandaşlık başvurusu reddi üzerine yapmış olduğu temyiz başvurusunda söz konusu evliliği ilişkin tahkikat raporunda davacı ile eşi birlikte yaşadığı, müşterek çocuklarının olmadığı, aralarında yaş farkının bulunduğu, aile birliklerine ilişkin herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığı tespit edilmiştir. Ancak davalı idarece yapılan mülakata davacının eşinin gelmemesi ve mülakatta davacının eşinin evi terk ettiğini bir haftadır telefonlarına cevap vermediğini ve eşinin nerde olduğunu bilmediğini beyan etmiştir. Davacı 4. Mülakata eşi ile birlikte gitmiş ancak mülakat esnasında sorulan sorulara eşi ile çelişkili beyanlarda bulunması üzerine davalı idare tarafından vatandaşlık başvurusu reddi davasına başvuran yabancı hakkında aile birliği içinde yaşama şartını taşımadığı gerekçesiyle vatandaşlık başvurusunun reddi işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

4 Comments

  1. eşime 9 yıldır evliyiz 2 çocuğumuz var idare takdit yetkisiyle vatandaşlık başvurusunu reddetti görüşebilir miyiz

  2. Merhaba! Eşimle haziran 2011 yılından beri evliyiz, 3 çocuğumuz var Rusya federasyonunda yaşıyoruz . 2023 aralik ayinda yaptığımız \’\’Evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma\’\’ başvurumuz idare takdir yetkisiyle reddedildi. Konsolosluktan mahkemeye başvurmamız önerildi. Bu konuda Sizden bilgi ve yardım alabilirmiyiz?

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required