loader image

Tahliye Taahhüdü , Tahliye Taahhüdüne İtiraz, İtirazın İptali – İtirazın Kaldırılması

Makale İçeriğimiz

Tahliye Taahhüdü Ne Demektir?

Tahliye Taahhütnamesi İle ilgili Tüm sorularınızı makalemizde derledik .Konut ve çatılı işyerlerinde, kiralanan yerin tahliyesi için, sürenin bitmesi ve sadece kira sözleşmesinin yazılı olması da yeterli değildir. Kiracı, kira sözleşmesinin yapılmasından sonraki bir tarihte ve geçerli bir şekilde, kira süresinin sonunda veya başka bir tarihte kiralananı tahliye edeceği yönünde yazılı bir evrak vermiş olmalıdır (TBK M.352/1).

İşte; kiracının, kiralananı boşaltacağına yönelik imzaladığı yazılı sözleşmeye tahliye taahhütnamesi denilmektedir. Bununla birlikte konut ve çatılı iş yerleri bakımından yazılı bir kira sözleşmesi bulunmasa da, sadece yazılı bir tahliye taahhütnamesi varsa ilamsız tahliye yoluna başvurulabilir. Zira, yazılı tahliye taahhüdünün varlığı kira sözleşmesinin de yazılı olması gerekliliği konusundaki eksikliği dolaylı olarak tamamlamaktadır.

Geçerli Tahliye Taahhütnamesi Nasıl Olmalıdır ?

Kiracının, kiralananı tahliye edeceğine dair geçerli bir taahhütnameden bahsedilmek için birtakım geçerlilik şartları vardır bunları 5 madde halinde sıralayacak olursak ;

    • Tahliye taahhütnamesi “yazılı” olmalıdır. Kiralananın adresi, kiraya veren ve kiracının ya da varsa temsilcinin bilgileri bulunmalıdır.

    • Kiraya veren ve kiracı dışında imza atacak kişilerin yetkili olmaları gerekir.

    • Taahhütnamenin içeriğinde “tanzim tarihi” ve “tahliye tarihi” yazmalıdır.

    • Kira sözleşmesinin düzenlenme tarihi ile taahhütnamedeki tanzim tarihi arasında en az 15 günlük bir süre bulunmalıdır. Yani, tahliye taahhütnamesi kira sözleşmesinin imzalanmasından 15 gün sonrasında düzenlenmiş şekilde tanzim edilmelidir.

    • Kiracı, taahhütnamedeki “tanzim tarihi” ve “tahliye tarihinin” sonradan doldurulduğunu ifade edemez. Tarihler sonradan yazılmış bile olsa taahhütname yine geçerli olacaktır.

Belirtilen şartlardan birinin bile eksik olması halinde tahliye taahhütnamesi ile tahliye sağlanamayacağı için, söz konusu şartların varlığı mutlaka gözetilmelidir. Aşağıda, bunlara ilişkin dikkat edilmesi gereken noktalara değinilmiştir.

Geçersiz Tahliye Taahhütnamesi Nedir ?

    • Kiracı yazılı bir taahhütname ile her ne kadar kiralananı boşaltacağını beyan etse de bazı durumlarda tahliye taahhütnamesi geçersiz hale gelecektir.

    • Taahhütname içeriğindeki ıslak imza kiracıya ait değilse geçersiz hale gelecektir.

    • Kira sözleşmesinin imzalandığı başlangıç tarihi ile taahhütnamedeki tanzim tarihi arasında en az 15 günlük bir süre yoksa taahhütname geçersiz olacaktır.

    • Taahhütnamede belirtilen “tahliye tarihinden” itibaren 1 ay içerisinde takip başlatılmazsa, geçerli olan taahhütnamesi artık geçersiz hale gelecektir.

    • Birden fazla kiracı varsa ve kiracılardan sadece biri taahhütnameyi imzaladıysa geçersiz bir sözleşme kurulmuş olacaktır.

    • Tahliye evrakı tanzim edildikten sonra kira sözleşmesi tekrar imzalanmak suretiyle yenilenirse, taahhütname geçersiz olur.

Tahliye Taahhüdüne Dayalı Tahliye İşlemi Ne Şekilde Yapılır ?

Tahliye Taahhüdüne Dayalı Tahliye İşlemi 2 Şekilde Yapılır ;

1- İcra Vasıtası İle Tahliye

Kiracının taahhüt tarihinde kiralananı tahliye etmemesi halinde; taahhüt edilen tarihten itibaren bir ay içerisinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (“İİK”) 272. maddesi uyarınca, kiracı aleyhine ilamsız icra takibine başlanabilmektedir. Bu kapsamda ilgili icra müdürlüğünce tahliye emrinin kiracıya tebliğ edilmesinden itibaren yedi günlük itiraz süresi başlamakta olup bu süre içerisine itiraz edilmesi durumunda takip duracaktır. Kiraya veren işbu takibin devamı için 6 aylık süre içerisinde kiralananın tahliyesi için icra hukuk mahkemesine itirazın kaldırılması talepli ya da 1 senelik süre içerisinde sulh hukuk mahkemesine itirazın iptali talepli dava için başvurma imkanına sahiptir. Tahliye taahhütnamesinin noter huzurunda imzalanmış olması durumunda kiraya veren tarafından daha hızlı ve pratik olması amacıyla itirazın kaldırılması davasının açılabilecektir. Tahliye taahhütnamesinin noter huzurunda imzalanmamış olması durumunda ise kiracının imzaya itiraz etme hakkı bulunduğundan, imzaya itiraz yapılmış olması durumunda davaya bakmakla görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olacaktır. 

2- Dava Vasıtası İle Tahliye 

Kiracı, Kiraya Veren ile mutabık kalmış olduğu bir tarihte kiralananı tahliye edeceğini yazılı ve geçerli olan bir taahhütname ile taahhüt etmiş olması durumunda Kiraya veren işbu taahhütnamede belirtilen tarihten itibaren bir ay içerisinde Kiracı aleyhine taşınmazın bulunduğu yerdeki yetkili Sulh Hukuk mahkemesinde tahliye davası açabilecektir. Önemle belirtilmelidir ki kanun kapsamında da belirtilen 1 aylık süre hak düşürücü nitelikte olup kullanılmaması halinde Kiraya Veren tahliye taahhütnamesine dayanarak taşınmazın tahliye edilmesini talep edemeyecektir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise TBK’nun 353. maddesi uyarınca, kiraya verenin en geç davanın açılması için öngörülen sürede kiracıya bildirim yapılarak kiralananı tahliye edeceğini belirtmiş olması halinde, dava açma süresi bir kira yılı uzamış sayılacaktır. Bununla birlikte, kiralananın kira ilişkisi süresi içerisinde mülkiyetinin el değiştirmesi durumunda yeni malikin Kiracı’ya karşı geçerli olan tahliye taahhüdüne dayanarak dava açabileceği kabul edilmektedir. 

Tahliye Taahhütnamesi ile Tahliye Davasında Arabuluculuk Süreci

Tahliye taahhütnamesine dayanarak tahliye davası açacak olan ev sahibinin dikkat etmesi gereken noktalardan biri de zorunlu arabuluculuk sürecidir. 7445 sayılı Kanun kapsamında, 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren açılacak kiracı tahliye davalarında arabuluculuk dava şartı olarak getirilmiştir. Bu nedenle, tahliye davası açmak isteyen kişilerin önce arabuluculuk sürecini işletmesi gerekmektedir. Bu şart yerine getirilmeden doğrudan dava açılacak olursa mahkeme davayı reddedecektir.

Arabuluculuk sürecinin sonunda taraflar arasındaki anlaşmazlık çözümlenemeyecek olursa bu durum bir tutanakla tespit edilir. Sonrasında, kiracının tahliye taahhütnamesi ile tahliyesine ilişkin dava açmanın önünde hukuki bir engel kalmayacaktır.

Arabuluculuk sürecinin doğru yürütülmesiyle birlikte, davaya gerek kalmadan uyuşmazlığın çözülmesi veya kişinin davada avantajlı hale gelmesi mümkün olacaktır. Bunu sağlayabilmek ve arabuluculuk aşamasını doğru yürütebilmek için, sürecin başında uzman gayrimenkul avukatından yardım almakta fayda vardır.

Tahliye Taahhütnamesinde İspat Sorunu Nasıl Çözülür ?

Tahliye taahhüdünün kiralananın tesliminden sonra verilmesi gerekmektedir. Tahliye taahhütnamesinde eğer düzenleme tarihi varsa ve bu tarih kira sözleşmesinin düzenlenme tarihi ise zaten ortada tartışılacak bir durum olmayacaktır. Zira böyle bir durumda her iki belgenin de aynı tarihte yapıldığı bellidir ve verilen tahliye taahhüdü geçersizdir. Ancak uygulamada çoğunlukla tahliye taahhütnamesinin boş olarak verilmesi söz konusudur. Böyle bir durumda kiraya veren tarafından doldurulan taahhütte beyaza imza söz konusudur. Yargıtay’a göre, tahliye taahhüdünün kiralananın tesliminden önce beyaza imza şekilde imzalatıldığı hususunda ispat yükü kiracıya düşer. Çünkü beyaza imza şeklinde bir evrak veren kiracı karşı tarafa güvenmektedir ve bunun sonuçlarına katlanmak zorundadır.

Yazılı tahliye taahhüdünün geçersizlik yaratacak tarihlerden birinde alındığını iddia eden kiracı iddiasını ispat etmek zorundadır. Kiracı yazılı tahliye taahhüdünün kira sözleşmesinin kurulması esnasında kendisinden alınmış olduğunu her türlü delille ispatlayabilir. HMK m. 203 uyarınca irade sakatlığı hallerinin ispatında senetle ispat kuralı aranmaz. Çoğunlukla kira sözleşmesini yapmak ve konut ve çatılı işyerine kavuşabilmek için kendisine dayatılacak her türlü şartı kabul etmeye hazır konumdaki kiracının iradesinin baskı ve zorlama altında olduğunu kabul etmek hayatın olağan akışına uygundur. Bu şekilde ortaya çıkan bir irade bozukluğunun ispatında tanıklardan ya da takdiri delillerden yararlanılabilir.

Bilindiği üzere, 6089 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“Türk Borçlar Kanunu” veya “TBK”) kiraya verenlerin konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerini süresinden önce veya süresi sona erdiğinde feshetmeleri kanunda belirtilen sınırlı durumlarda mümkün olmaktadır. Bu nedenle, özellikle son dönemlerde piyasada yaşanan dalgalanmalar sonucunda konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya verenlerin kira bedelinin artırılmasını talep etmesi, bu taleplerin de kiracılar tarafından kabul görmemesi sebebiyle kiraya verenlerin tahliye davası açtıklarına sıkça şahit olmaktayız. İşbu tahliye davalarının kiraya verenler tarafından açılabilmesi için TBK’da sınırlı haklar tanındığından kiraya verenler tarafından tahliye taahhütnamesi alınması sıkça başvurulan bir yöntem haline gelmiştir. İşbu yazımızda tahliye taahhüdünün hukuki niteliği, geçerliliği ve geçerli bir taahhüde dayanarak yapılabilecek tahliye aşamaları ele alınmıştır.

 

TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ VE HUKUKİ NİTELİĞİ

Tahliye taahhütnamesi en geniş tasviri ile kiracı tarafından taşınmazın belli bir tarihte tahliye edileceğine dair kiraya verene yazılı olarak üstlenmesidir. İşbu husus TBK’nın 352. maddesinin 1. fıkrasında ele alınmıştır:

Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.”

Bu kapsamda tahliye taahhüdünün yalnızca konut ve çatılı işyeri kiraları bakımından düzenlenebileceğinin altı çizilmekle beraber işbu taahhüdün hukuken geçerli kabul edilebilmesi, belirli şartlara bağlıdır. Başka bir söylemle genel hükümlere tabi olarak akdedilmiş kira sözleşmelerinde TBK 352/1 hükmü uygulama alanı bulmayacak ve bu kapsamda bir tahliye taahhüdü yapılamayacaktır.

Tahliye taahhüdünün amacı kiracının kiraya verene karşı belirli bir tarihte kiralananın boşaltmayı taahhüt etmesi olup bu kapsamda kiraya veren başkaca bir sebebin varlığına gerek duymaksızın ve tazminat yükümlülüğü altına girmeksizin kira ilişkisini sona erdirme imkanına sahip olmasıdır.

Mevzuatta yer verilmiş olmasına karşın yazılı tahliye taahhüdünün hukuki niteliği öğretide tartışmalıdır. Bu kapsamda (i) ilk görüşe göre Kiracı’ya taahhüt edilen tarihte bir ikale sözleşmesi yapma borcu yükleyen bir sözleşme olarak (ii) ikinci görüşe göre ise Kiracı’ya belirli bir tarihte kiralananı tahliye etme yükümlülüğü getiren ve kiraya verene de tahliyeyi bir aylık kanuni süre içerisinde talep etme hakkı veren bir borçlandırıcı işlem olarak nitelendirilmekte ve diğer bir görüşe göre (iii) söz konusu taahhüdün ikale sözleşmesi olarak nitelendirilmesine ek olarak işbu sözleşmenin şarta ve vadeye bağlı olduğu görüşüdür. Son görüş özelinde belirtilen vade Kiracı’nın kiralananı boşaltmayı taahhüt etmiş olduğu tarih olup şart ise kiraya verenin tahliye taahhüdünde belirtilen vadeden itibaren bir ay içerisinde tahliyeyi talep etmesi olarak değerlendirilmektedir. 

TAHLİYE TAAHHÜDÜNÜN GEÇERLİLİK ŞARTLARI

Tahliye taahhüdünün her ne kadar hukuki niteliği doktrinde tartışmalı ise de kanun kapsamında aranan geçerlilik şartları açıkça belirlenmiştir. Bunlar:

Taahhüdün yazılı olması

TBK’da kira sözleşmesinin şekline ilişkin bir kısıtlama yer almamakla birlikte tahliye taahhüdüne ilişkin şekil şartı aranmaktadır. Bu kapsamda ayrıca bir kriter belirlenmemiş olmakla taahhüdün adi yazılı şekilde yapılması yeterli görülmüştür. Kiracı’nın imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürmesi ihtimalini bertaraf etmek amacı ile işbu taahhüt metninin noter vasıtası ile düzenleme şeklinde yapılması da mümkündür. Kiracı’nın tek kişi olmaması halinde ise işbu taahhüdün tüm kiracılar tarafından söz konusu şekil şartına uyularak verilmesi gerekmektedir. Aksi halde taahhüt hüküm ifade etmeyecektir.

Taahhüdün Kiracı veya yetkili temsilcisi tarafından verilmiş olması

Kiracı bizzat tahliye taahhüdü verebileceği gibi yetkili temsilcisi de tahliye taahhüdü verebilmektedir. Vekaletname ile de tahliye taahhüdü verilebileceği hususunda özel yetki şartı aranıp aranmadığı hususu doktrinde tartışmalıdır. Bir görüş uyarınca özel yetki gerektiği savunulmakla birlikte diğer baskın görüşe göre ise kira sözleşmesi akdetmeye yetkili vekilin tahliye taahhüdü de akdedebileceği savunulmaktadır. 

Taahhüdün Kiracı’nın kiralananı belirli bir tarihte boşaltmayı üstlendiğine dair bir beyan içermesi

TBK’nın tahliye taahhüdüne ilişkin maddesi uyarınca Kiracı veya yetkili temsilcisi vasıtası ile akdedilmiş olan tahliye taahhütlerinde tahliye tarihinin belirtilmiş olması şart koşulmuştur. İşbu konu özelinde bir görüşe göre taahhüdün kesin ve belirlenebilir bir gün içermesi gerektiği savunulmakla birlikte, diğer bir görüşe göre taahhütte tahliye günü belirtilmeksizin sadece tahliye ayının belirtilebileceği bu kapsamda verilen taahhütlerde ise belirtilen ayın son gününün tahliye günü olarak kabul edilmesi gerektiği savunulmaktadır.

Değinilmesi gereken diğer bir husus ise, tahliye taahhüdünde yer alan gerek imza gerek ise tahliye tarihlerinin boş bırakılarak matbu metne imza atılmasıdır. İşbu boşlukların sonradan doldurulması her ne kadar geçersiz olsa da işbu hususun ispat edilmesi bizzat kiracıya aittir.  Hal böyle iken, bu hususun kiracı tarafından ispatlanamadığı durumda taahhütnamenin geçerli olduğu kabul edilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.09.2021 Tarih ve 2017/975 E. 2021/1108 K. sayılı ilamı).

Taahhüdün kiralananın Kiracı’ya teslim edilmesinden sonra verilmiş olması

Önemle belirtmek gerekir ki kira sözleşmesinden önce verilen tahliye taahhütleri ve hatta kira sözleşmesi yapılmış olmakla birlikte kiralananın kiracıya tesliminden önce yapılmış olan tahliye taahhütleri geçersiz kabul edilmektedir. Kanun koyucu açık bir biçimde tahliye taahhütlerinin geçerli olmasının kiralananın teslim edilmiş olması şartına bağlı kılmıştır. Bu kapsamda yine tahliye tarihinde olduğu gibi taahhütname imza tarihinin boş bırakılması ve sonradan doldurulması durumları ile sıkça karşılaşılmaktadır. Bu kapsamda Yargıtay’ın içtihatlarında ispat yükünün Kiracı’da olduğunu ve mevcut durumu ispat edememesi halinde sonuçlarına katlanması gerektiği belirtilmiştir. Diğer taraftan, Kiracı’nın baskı ve cebir altında mevcut taahhüdün imzalatılmasını takiben irade sakatlığı nedeniyle TBK’nın 39. maddesi uyarınca taahhüdün iptali talebinde bulunma hakkı mevcuttur. Söz konusu iptal taleplerinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise kanunen şart koşulmuş olan bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde talepte bulunulması gerektiğidir. 

GEÇERLİ TAHLİYE TAAHHÜDÜNE DAYANILARAK YAPILACAK TAHLİYE

Geçerli bir şekilde akdedilmiş olan yazılı tahliye taahhüdünün varlığı halinde kiracı, işbu taahhütte belirttiği tarihte kiralananı tahliye ederek kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Kiracı tarafından mevcut ve geçerli tahliye taahhüdüne aykırı biçimde kiralanan tahliye edilmez ise; kiraya veren tarafından tahliye için icra yoluna ya da dava yoluna başvurma hakkı bulunmaktadır. Başka bir söylem ile tahliye taahhüdü kira sözleşmesi kendiliğinden sona ermiş sayılmayacaktır. Aşağıda sayılmış olan tahliye yollarına başvurmadan önce gözetilmesi gereken en önemli husus ise taahhüt tarihinden itibaren bir aylık süre içerisinde bu yola başvurulması gerektiğidir. Nitelik itibarıyla işbu süre hak düşürücü olup hakim tarafından resen nazara alınacak ve bu süreye riayet edilmeksizin başvurulan tahliye talepleri yargı nezdinde kabul görmeyecektir.

İcra Vasıtası İle Tahliye

Kiracının taahhüt tarihinde kiralananı tahliye etmemesi halinde; taahhüt edilen tarihten itibaren bir ay içerisinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (“İİK”) 272. maddesi uyarınca, kiracı aleyhine ilamsız icra takibine başlanabilmektedir. Bu kapsamda ilgili icra müdürlüğünce tahliye emrinin kiracıya tebliğ edilmesinden itibaren yedi günlük itiraz süresi başlamakta olup bu süre içerisine itiraz edilmesi durumunda takip duracaktır. Kiraya veren işbu takibin devamı için 6 aylık süre içerisinde kiralananın tahliyesi için icra hukuk mahkemesine itirazın kaldırılması talepli ya da 1 senelik süre içerisinde sulh hukuk mahkemesine itirazın iptali talepli dava için başvurma imkanına sahiptir. Tahliye taahhütnamesinin noter huzurunda imzalanmış olması durumunda kiraya veren tarafından daha hızlı ve pratik olması amacıyla itirazın kaldırılması davasının açılabilecektir. Tahliye taahhütnamesinin noter huzurunda imzalanmamış olması durumunda ise kiracının imzaya itiraz etme hakkı bulunduğundan, imzaya itiraz yapılmış olması durumunda davaya bakmakla görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olacaktır. 

Dava Vasıtası İle Tahliye 

Kiracı, Kiraya Veren ile mutabık kalmış olduğu bir tarihte kiralananı tahliye edeceğini yazılı ve geçerli olan bir taahhütname ile taahhüt etmiş olması durumunda Kiraya veren işbu taahhütnamede belirtilen tarihten itibaren bir ay içerisinde Kiracı aleyhine taşınmazın bulunduğu yerdeki yetkili Sulh Hukuk mahkemesinde tahliye davası açabilecektir. Önemle belirtilmelidir ki kanun kapsamında da belirtilen 1 aylık süre hak düşürücü nitelikte olup kullanılmaması halinde Kiraya Veren tahliye taahhütnamesine dayanarak taşınmazın tahliye edilmesini talep edemeyecektir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise TBK’nun 353. maddesi uyarınca, kiraya verenin en geç davanın açılması için öngörülen sürede kiracıya bildirim yapılarak kiralananı tahliye edeceğini belirtmiş olması halinde, dava açma süresi bir kira yılı uzamış sayılacaktır. Bununla birlikte, kiralananın kira ilişkisi süresi içerisinde mülkiyetinin el değiştirmesi durumunda yeni malikin Kiracı’ya karşı geçerli olan tahliye taahhüdüne dayanarak dava açabileceği kabul edilmektedir. 

Şartlı Tahliye Taahhütnamesi

Diğer taraftan tahliye taahhütnamesinin şarta bağlı olarak düzenlenip düzenlenemeyeceği konusu doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre, TBK’nun 170. Maddesi uyarınca sözleşmelerin şarta bağlı olarak düzenlenebileceği belirtildiğinden kira sözleşmelerinin şarta bağlı olarak sona ermesi kararlaştırılabilmektedir. İşbu hususa örnek olarak, kiracının, kiralanana ait kira borcunu  belirlenen tarihe kadar ödememesi, kiralananın 3. kişiye satılması gibi hallerde tahliye taahhüdü verilebilir. Diğer bir görüşe göre ise, bu tür tahliye taahhütnamesinde tahliye tarihi belirsiz olduğundan ve kanunen tarih konusunda şüphe olmaması gerektiğinden böyle bir taahhüt geçersizdir. Şartlı tahliye taahhütnameleri şartın gerçekleşmesi ile birlikte kiralananın tahliye edilmesi imkanını verecek olup şart içermeyen tahliye taahhütnameleri ile aynı koşullarda icra edilecektir. Bununla birlikte, Yargıtay uygulamasına göre, yazılı tahliye taahhüdünün koşula bağlanması mümkündür. 

Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 07.04.2009 tarihli ve E. 2009/1388 K. 2009/2938 sayılı ilamı; “Davacı kiralayanın icra takibinde dayandığı tahliye taahhüdü kira ve aidat borçlarının ödenmesi şartına bağlanmıştır. Eski Borçlar Kanunu’nun 149. maddesi hükmü gereği sözleşmeler şartlı yapılabiliyorsa bunun doğal sonucu olarak tahliye taahhütnameleri de şartlı düzenlenebilir. Bu takdirde taahhüt şartın gerçekleşmesi ile güncellik kazanır ve icra takibinin de şartın gerçekleşmesinden itibaren bir ay içinde yapılması gerekir.”

“Yargıtay 6.Hukuk Dairesi 2015/11188 E.2016/839 K.; Şartlı tahliye taahhüdü, eski Borçlar Kanunu’nun 149, yeni Türk Borçlar Kanunu’nun170.maddesi uyarınca geçerli olup tarafları bağlar. Bu takdirde taahhüt şartın gerçekleşmesiyle güncellik kazanır. Taahhütnamedeki şarta göre her ne kadar davalı icra takibine itirazında kira bedellerinin ödendiğini iddia etmiş ise de davalı bu iddiasını ödeme belgesi ile ispat edemediğinden taahhüt geçerli hale gelmiştir. Bu durumda, kiralananda oturulurken verilen yazılı taahhüde dayalı olarak tahliye tarihinden itibaren bir aylık yasal süre içerisinde 30/03/2015 gününde başlatılan icra takibine yapılan itirazın şartın gerçekleşmesi sebebiyle haksız olduğu anlaşıldığından, mahkemece itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, şartlı olarak düzenlenen taahhüdün geçersizliğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.”

İtirazın Kaldırılması veya İptali Davası

Kiracının tahliye emrine itirazı üzerine tahliye duracaktır. Kiraya veren, itirazdan sonra kiralananın tahliyesi için mevcut duruma göre itirazın kaldırılması ve itirazın iptali davalarından birini seçerek hukuki sürece devam edebilecektir.

İtirazın Kaldırılması Davası:

Kiraya veren, itirazın tebliğ tarihinden başlayarak 6 ay içinde icra hukuk mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep edebilir. Bu dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 275. maddesi uyarınca açılır. Kiraya veren tarafından icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılabilmesi için, icra takibi sürecinde, kiracının tahliye taahhütnamesindeki imzaya açıkça itiraz etmemiş olması gerekmektedir. Kiracı tarafından imzaya açıkça itiraz mevcut ise itirazın kaldırılması talebinde bulunmak mümkün olmayıp sulh hukuk mahkemesinde itirazın iptali davası açmak gerekmektedir. İtirazın kaldırılması davası sonucunda mahkeme tarafından itirazın haksız olduğuna karar verildiği takdirde tahliye kaldığı yerden devam edecek ve kiracı kiralanandan icra yoluyla tahliye edilecektir.

Tahliye Taahhüdü sonrası İtirazın İptali ve Tahliye Davası

Kiraya veren, kiracının itirazının tebliğinden itibaren 1 yıl içinde sulh hukuk mahkemesinde itirazın iptali davası açabilir. Bu dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/1-a maddesi uyarınca açılır. İtirazın iptali davası sonucunda mahkeme tarafından itirazın haksız olduğuna karar verildiği takdirde tahliye kaldığı yerden devam edecek ve kiracı, kiralanandan icra yoluyla tahliye edilecektir. İtirazın İptali Ve Tahliye Davası Sürecinde Şu Adımlar İzlenir: Kiraya veren, tahliye taahhüdünün geçerliliğini ve kiracının taahhüde uymadığını kanıtlamak için deliller sunar. Kiracı da itirazını destekleyen deliller sunabilir. Mahkeme, delilleri değerlendirir ve kiracının itirazının haksız olduğuna karar verirse, itiraz iptal edilir ve icra takibi devam eder.

İtirazın Kaldırılması, İtirazın İptali Ve Tahliye Davasında Dava Şartı Zorunlu Arabuluculuk:

A- İtirazın Kaldırılmasından Dava Şartı Zorunlu Arabuluculuk:

Kiracı tarafından icra takibine itiraz edilmesi sonrasında icra hukuk mahkemesinde açılacak itirazın kaldırılması davalarında zorunlu arabuluculuk dava şartı değildir. Bu nedenle itirazın tebliğini izleyen 6 ay içerisinde yetkili ve görevli mahkemeden itirazın kaldırılması istenebilecektir.

B-İtirazın İptali ve Tahliye Davalarında Dava Şartı Zorunlu Arabuluculuk:

İtirazın iptali ve tahliye talepli olarak sulh hukuk mahkemesinde açılacak tahliye davalarında ise zorunlu arabuluculuk süreci dava şartı olarak karşımıza çıkmaktadır. 7445 sayılı Kanun gereği, 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren açılacak tahliye davaları için zorunlu arabuluculuk dava şartı getirilmiştir. İşbu nedenden dolayı, sulh hukuk mahkemesinde tahliye davası açılabilmesi için öncelikle arabuluculuk görüşmeleri yapılarak kiraya veren ve kiracı tarafından görüşme sonunda anlaşamama tutanağı tanzim edilerek mahkemeye başvurulması gerekmektedir. Aksi takdirde, usul eksikliğinden dolayı mahkeme tarafından dava reddedilecektir.

Sonuç ve Şahsi Kanaatimiz

Tahliye taahhütnamesi Türk Borçlar Kanunu’nun 352. Maddesi ve devamı maddelerde düzenlenmiş olup ayrıca bir tazminat yükümlülüğü altına girmeksizin kira sözleşmesinin sona erdirilerek kiralananın tahliye edilmesi imkanını Kiraya Veren’e sağlamaktadır. Bu taahhüt, kira sözleşmesinin sona erdiği tarihte kiralananı boşaltma ve kiraya verene geri teslim etme yükümlülüğünü içermektedir. Ancak, taahhüt tarihine uygun şekilde tahliye gerçekleştirilmezse, kiraya verenin haklarını korumak adına belirli yasal yolları kullanma hakkı doğar. Kiraya veren, kiracının taahhüde uymadığı durumlarda icra yoluyla tahliye talebinde bulunabilir veya dava açabilir.

Tahliye sürecinde gözetilmesi gereken önemli bir husus ise taahhüt tarihinden itibaren bir aylık süre içinde icra ya da dava yoluna başvurulmasıdır. Bu süre, tarafların haklarını koruma açısından kritik öneme sahiptir. Kiraya veren, tahliye talebini bu süre içinde yapmazsa, yargı nezdinde kabul görmeme riskiyle karşı karşıya kalabilir. 

Netice olarak, hem tahliye taahhüdü düzenlenirken, hem imzalanırken hem de icra ve dava yollarında mutlaka kira hukuku ile ilgilenen bir avukat ile dosya takip edilmelidir. Tahliye taahhüdü konusu, Yargıtay kararları ile çok hızlı şekil alan, hem kiraya veren, hem kiracı için hak kaybı yaşatabilecek bir konudur. 

TAHLİYE TAAHHÜDÜ ÖRNEĞİ 

BU BAĞLANTIYA TIKLAYARAK ÖRNEK TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİNİ İNDİREBİLİRSİNİZ

Bir kira ilişkisinde tahliye taahhütnamesi varsa ve bu taahhütname kapsamında belirtilen gün gelmişse kiracı evi tahliye etmelidir. Buna rağmen kiracı evde kalmaya devam ediyorsa ev sahibinin başvurabileceği iki farklı yol mevcuttur. Ev sahibi, dilerse taahhütnamedeki tahliye tarihinden itibaren 1 ay içerisinde tahliye davası açabilir. Bunun yerine, dilerse aynı süre içinde kiracının evi tahliyesine yönelik icra takibi başlatmayı da tercih edebilir.

Tahliye emrinde, takip talebindeki kayıtlar dışında ihtar kısmı yer alır. Tahliye emrinde yer alan ihtarda, kiracının taşınmazı on beş gün içinde tahliye etmesi, şayet kiracının, kiranın yenilendiğine ya da uzatıldığına ilişkin bir itirazı varsa bunu yedi gün içerisinde icra dairesine bildirmesi itirazda bulunmaz veya taşınmazı tahliye etmezse zorla tahliye edileceği yazılır. Tahliye emrinde kiracı ihtar edildiği için, kiraya verenin ayrıca ihtarname göndermesine gerek yoktur.

Yazılı taahhütnamenin içeriğinde kiracının taşınmazı tahliye edeceği tarih belirtilir. Taahhüt içerisinde yer alan “tahliye tarihinden” itibaren bir ay geçmekle birlikte taahhütname de sona ermiş olur.

Kiracı “tanzim tarihi” ve “tahliye tarihi” belirtilmeyen boş bir evraka bir taahhütname imzalamış olabilir. Boş bir evrak imzalanmış olsa da, kiraya veren tanzim ve tahliye tarihlerini sonradan doldurarak tahliye taahhütnamesini geçerli hale getirebilir. Bu durumda kiracı yukarıda detaylıca izah ettiğimiz üzere her türlü delile dayanarak tahliye taahhüdünün geçersizliğini ispat etme yoluna girebilir.

Aile konutu, kişinin ailesiyle birlikte hayatını sürdürdüğü konutu ifade etmektedir. Kişilerin mutlaka bu konutun sahibi olması gerekmez. Kiraya verilmiş evin aile tarafından kullanılıyor olması halinde, bu konut da aile konutu olarak kabul edilir.

Tahliye taahhüdünde imzası bulunmayan eşin buna razı olmadığı hususu, dava sürecinde itiraz konusu yapılabilir. Bu durumda, diğer eşin rızasının olduğunu ispatlaması gereken kişi kiraya verendir. Böyle bir durumla karşılaşmak istemeyen ev sahibi, kiracı olan eşlerin imzalarını birlikte isteyebilir.

Yargıtay kararlarında, kira sözleşmesine taraf olmayan eşin, tahliye taahhütnamesine rızası bulunmadığına yönelik itirazı bulunduğunda, bu iddiasının dinlenebilmesi için konutun aile konutu olduğuna ilişkin mahkeme kararının varlığını aramaktadır. Tahliye taahhütnamesinde imzası bulunmayan eşin taahhütnameye itiraz edebilmesi için aile konutu tespiti davası açması gerekmektedir. Bu dava neticesinde taşınmazın aile konutu olduğu hususu tespit edilmiş olacaktır.  İtiraz sırasında aile konutu tespiti davası sonuçlanmamış olursa, devam eden itirazın kaldırılması davasında, aile konutu tespit davası bekletici mesele yapılacaktır.

Ancak güncel yargı kararları neticesinde belirtmek gerekir ki uygulamada tahliye taahhütnamesi düzenlenirken rızası bulunmayan eşin aile konutu itirazını mutlak surette ileri
sürebileceği konusunda konsensüs sağlanmış değildir. Kanun koyucu kira sözleşmesinin tarafı olmayan eşe tek taraflı irade beyanı ile sözleşmenin tarafı olma yetkisini vermektedir. Bu durum göstermektedir ki sözleşmesinin tarafı olmayan eş yazılı olarak bildirimde bulunmadıkça kendiliğinden kira sözleşmesinin tarafı olmayacaktır.

!!!!!! Yargı kararları arasında bir karar birliği bulunmamakla birlikte güncel tarihli kararlara bakıldığında aile konutu niteliğini haiz taşınmazlara ilişkin tahliye taahhütnamelerinde
kiracı olmayan eşin rızasının bulunmamasının taahhütnameyi tek başına geçersiz hale getirmeyeceği görüşündeyiz. Tahliye taahhütnamesinde imzası bulunmayan eşin, rızasının bulunmadığı iddiası ancak kira sözleşmesinin tarafı olduğuna dair yapacağı yazılı bildirimin kiraya verenin icra takibine başvurmasından önce gerçekleşmesi şartıyla dikkate alınır.

Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemeleri ve Sulh Hukuk Mahkemelerine göre; tahliye taahhütnamesine dayanılarak icra takibi veya tahliye davası başlatıldığı an itibariyle; eş kira sözleşmesinin tarafı haline geldiğine dair bir bildirimde bulunmamış ise sonradan yapılacak itirazların bir hükmü olmayacaktır. Çünkü icra takibinde veya davada haklılık durumu başlatıldığı ana göre belirlenir. Yasal sürecin başlatıldığı anda kira sözleşmesinin tarafı olmayan eşin sonradan taraf olmasının da bir hükmü yoktur. Bu nedenlerle aile konutu itiraz tahliye taahhüdü Yargıtay tarafından kabul edilmemektedir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/4794 Esas ve 2018/11923 Karar sayılı 02/05/2018 tarihli kararıAntalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1054 Esas ve 2022/1010 Karar sayılı 24.05.2022 tarihli kararı. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016/30367 Esas ve 2018/3319 Karar sayılı 18/04/2018 tarihli kararı.

Aile konutu itirazında bulunmak için, tapuda aile konutu şerhi koymak şart değildir. Tapudaki aile konutu şerhi, kurucu değil açıklayıcı bir nitelik taşır.

Tahliye taahhütnamesine aile konutu itirazı için ihtar şartı aranmamaktadır. Aile konutu itirazında bulunma hakkını kullanmak için ihtar şartının gerekliliği bulunmamaktadır. Bu itiraz hakkı, Medeni Kanunun ilgili hükmü doğrultusunda kullanılabilen, kanunen güvence altına alınmış bir haktır. Ancak, tahliye taahhütnamesine dayalı takip durumunda, diğer eşin itiraz hakkının kullanılabilmesi için bazen ihtar şartı aranabilir. Takip öncesinde aile konutuna ilişkin ihtarname gönderilmemişse, taahhütnamede imzası bulunmayan eşin aile konutu itirazı Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından dikkate alınmayabilir.

Taahhütnamenin icraya verilmesi halinde kiracıya örnek no:14 tahliye emri düzenlenmektedir. Tahliye emrinin kiracıya tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahliye emrine itiraz edilebilmektedir. Tahliye emrine itiraz edilmemesi halinde tahliye emrinin tebliğinden itibaren 15 gün içinde kiracının kiralananı tahliye etmesi gerekmektedir

Yazılı tahliye taahhütnamesine karşı imza itirazının veya tarihin sonradan doldurulduğuna dair itirazın yapılması halinde itirazın kiralayana tebliğinden itibaren 1 yıl içinde itirazın iptali davası açılmalıdır.

Noterden düzenlenen tahliye taahhütnamesine karşı imza itirazı yapılması veya başka bir sebeple itiraz edilmesi halinde itirazın kiralayana tebliğ edilmesinden itibaren 6 ay içinde icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılabilmektedir.

Yeni malik kiralananı devralmasıyla birlikte hem kira sözleşmesinin hem de tahliye taahhütnamesinin tarafı haline gelecektir. Bu kapsamında yeni malik önceki malike verilen tahliye taahhütnamesini kullanarak kiracıyı tahliye edebilecektir.

Evet, açılabilir. Tahliye davası ile kira tespit davasının aynı anda açılmasının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. İlgili Yargıtay kararı şu şekildedir:

“Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tahliye davası devam ederken davacı tarafından açılan kira bedelinin tespiti davası ile kira sözleşmesinin yenilenerek yeni bir kira ilişkisinin kurulup kurulmadığı hususundadır. Tahliye davası sürerken kira artırımının istenmesi sözleşmenin yenilendiğini göstermez.” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2011/16301 E., 2012/356 K., 17.1.2012 T.)

Tahliye Taahhütnamesi Yargıtay Kararları

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin tahliye taahhütnamesine ilişkin 17.06.2019 tarihli kararı şu şekildedir:

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalının … siteleri K-90/10 adresindeki dairede 27/06/2003 tarihinden itibaren kiracı olarak oturduğunu, 30.06.2014 tarihinde vermiş olduğu tahliye taahhütnamesi ile hiçbir ihtara gerek olmadan 13.11.2015 tarihinde kiralananı tahliye edeceğini taahhüt ettiğini, ancak kiralananın tahliye edilmediğini, bu nedenle hakkında İskenderun 5.icra dairesinin 2015/19305 sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu kiracının taahhütnameye bir itirazının olmadığını belirterek davalının itirazının iptaline ve taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, savunmasında özetle; tahliye taahhütnamesinin boş olarak başka bir lojmandan taşınacağı sırada iş ilişkisinin devamı için imzalandığını, düzenleme tarihinin, tahliye tarihinin ve hangi lojmana ait olduğunun imza esnasında yazılı olmadığını, habersiz doldurulduğunu ve nüshasının verilmediğini, davacı tarafça bu tür taahhütnamelerin sıkça baskı, hile ve zorlama ile imzalatıldığını, usulsüz taahhütnameye dayanılamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, davalının kira sözleşmesine istinaden davacıya ait daireyi 27.06.2003 tarihinden itibaren kiraladığı ve 30.06.2014 tarihinde vermiş olduğu tahliye taahhütnamesi ile dava konusu taşınmazı 13.11.2015 tarihinde tahliye etmesi gerekirken etmediği, davalının itirazlarının yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. 

Somut uyuşmazlık tahliye taahhütnamesine dayanılarak başlatılan icra takibine itirazın iptaline ve bu taahhütname uyarınca davalının tahliyesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.

Harçlar Kanunu 27-28. maddeleri gereğince harca tabi davalarda, başvurma harcı ile nisbi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Dava açılırken harcın eksik alınmış olması halinde, mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın Harçlar Kanun’unun 30 ve 33. maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve davacıya eksik harcı yatırması için süre verilir. Şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesi uyarınca süresinde harç tamamlanarak dava yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.

Somut olayda; dava değeri, bozmaya konu olan tahliye davası bakımından son dönemde ödenen bir yıllık kira bedeli olmakla davacı tarafça dava değeri 0 TL olarak gösterilmiş ve sadece maktu 27,70 TL harç yatırılmıştır. Tahliye davası bakımından yıllık kira bedeli üzerinden harç ödenmediği, mahkemece de eksik harcın ikmali için mehil verilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece yıllık kira bedeli üzerinden eksik harcın tamamlattırılması, yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve süresi içinde harç ikmaliyle yenileme yapılmadığı takdirde bu talep bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeksizin uyuşmazlığın esası incelenerek hüküm kurulması yerinde değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK. nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Tahliye Taahhütnamesine Tarih İtirazı Halinde Yargılama Gerekir

“Davacı tarafından, davalı kiracı aleyhine, tahliye taahhüdüne dayalı olarak yapılan takip nedeniyle düzenlenen tahliye emrine davalı kiracının yasal süresinde itiraz etmesi üzerine, davacı, icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının, 20.12.2010 tanzim ve 14.5.2012 tahliye tarihli adi nitelikteki taahhütnameye dayanarak yasal süresinde 8.6.2012 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi üzerine, davalı, itirazında, tahliye taahhüdünün kira sözleşmesi ile aynı tarihte düzenlendiğini, taahhütteki tarihlerin davacı tarafından sonradan doldurulduğunu ileri sürmek suretiyle tahliye taahhüdünün tarihini inkar etmiştir.

İİK nun 275.maddesi ve 4.12.1957 tarih 11/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince alacaklının, imzası ikrar olunsa bile tarihi inkar edilen tahliye taahhüdüne dayanarak itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceği göz ardı edilerek uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden istemin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde istemin kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2012/18349 K. 2013/1348 T. 31.01.2013)

Tahliye Tarihi Açık Olmayan Tahliye Taahhütnamesi Geçersizdir

“Somut olayda; taraflar arasında 01.02.2005 tarihli ve 01.05.2012 tarihli kira sözleşmeleri bulunduğu, davalı tarafından sözleşmelerdeki imzanın inkar edilmediği, 01/05/2012 başlangıç tarihli sözleşmenin 1. maddesinde sözleşmenin, taraflar arasında 01/02/2005 tarihinde yapılmış olan kira sözleşmesinin kira süresinin uzatılması, yeni dönem kira bedelinin belirlenmesi ve değişen şartlara uyarlanması amacıyla yapıldığının belirtildiği, 5. maddesinde “Kira süresi 01.05.2012 tarihinden başlayarak 3+2 yıl olarak kararlaştırılmış olup bu sürenin sonunda kiracı mecuru boşaltarak kiraya verene kayıtsız şartsız teslim edecektir.” şeklinde taahhüdün yer aldığı,davalının 01/02/2005 tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren kiralanan taşınmazda bulunduğu, söz konusu taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verilen tahliye taahhüdü olduğu ancak taahüdün belli bir tarihi içermediği görülmüştür.

Tahliye taahhüdünde, tahliye tarihi belli (açık) bir şekilde yer almadığından Türk Borçlar Kanununun 352. maddesinin aradığı anlamda bir tahliye taahhüdünün varlığından bahsedilemez. O halde, ilk derece mahkemesince belirtilen gerekçe ile davanın reddine ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2020/1175 K. 2020/2309 T. 9.3.2020)

Noterden Tahliye Taahhütnamesi Verilmesi Halinde İtirazın Kaldırılması Mümkündür

“Taraflar arasındaki ilk kira sözleşmesi 1.9.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir. Sözleşme devam ederken 27.8.2010 tarihinde noterden düzenlenen tahliye taahhütnamesiyle kiralananın 31.8.2011 tarihinde kayıtsız şartsız tahliye edileceği taahhüt edilmiştir. Daha sonra sözleşme 1.9.2010 tarihinden itibaren yazılı olarak bir yıllık süreyle yenilenmiştir. Taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin 1.9.2010 tarihinden itibaren bir yıl süreyle yazılı olarak yenilenmiş olması, tahliye taahhütnamesini geçersiz kılmaz. Sadece önceki sözleşmedeki kira parasının taraflarca yeniden belirlendiğini ifade eder. Ayrıca bu sözleşme, taahhüt edilen tarihten sonraki dönemin uzatıldığına ilişkin İİK.nun 275/2 maddesi anlamında belge değildir. Bu nedenle itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2012/4199 K: 2012/6899 T: 08.05.2012)

Kira Sözleşmesi ile Aynı Tarihte Alınan Tahliye Taahhütnamesi Geçersizdir

“Kira sözleşmesi ile aynı tarihte ya da daha önceki tarihte alınan tahliye taahhüdü dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı T.B.K’nun 26. maddesi gereğince kiracının serbest irade mahsulü olmadığından batıldır. 04.10.1944 gün ve 15/20-28 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da bu yöndedir. Yine 3.10.1980 gün 2/3 sayılı, 4.10.1985 gün ve 2/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları gereğince kira ilişkisi devam ederken (kiralananda otururken) verilen tahliye taahhütleri geçerlidir. Geçerli sözleşmeden doğan bu hakkın kullanılmasında iyi niyet asıldır. Bunun aksini davalının olaylara dayanarak kanıtlaması gerekir. Somut olayda; tahliye taahhüdüne konu taşınmaz davacı tarafından 19.01.2016 tarihinde satın alınmış olup, kira ilişkisi bu tarihte kurulmuştur. Tahliye taahhüdü kira ilişkisinin kurulduğu 19.01.2016 tarihi itibariyle verilmiş olmakla, takibe konu tahliye taahhüdü geçerli değildir.” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2017/4711 K: 2018/2893 T: 28.02.2018)

Adi Yazılı Tahliye Taahhütnamesi ile İtirazın Kaldırılması Mümkün Değildir

Alacaklı, noterlikçe resen tanzim edilmiş veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir belgeye dayanmadıkça, takibe itiraz edilmesi halinde icra mahkemesinden kiralananın tahliyesi istenemez. İtiraz edilen tahliye taahhüdü nedeni ile uyuşmazlık yargılama gerektirdiğinden tahliyenin genel yetkili mahkemeden istenmesi gerekirken, kararda yazılı olduğu şekilde istemin kabulüne, tahliye taahhüdü nedeni ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/4336 K: 2009/5513 T: 11.06.2009)

Tahliye Taahhütnamesine İtiraz Nedeniyle Açılan İtirazın İptali Davasında Vekalet Ücreti Nispidir

“6100 Sayılı HMK’nun 323/ğ maddesine göre, davayı kazanan taraf davayı bir vekil aracılığı ile takip etmiş ise haksız çıkan ve davayı kaybeden taraf yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 9. maddesi hükmü gereği de tahliye davalarında bir yıllık kira bedeli tutarı üzerinden tarifenin üçüncü kısmı gereği hesaplanacak miktarın tamamı vekalet ücreti olarak hükmolunur. Bu miktarlar tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten az olamaz.

Olayımıza gelince; davacı vekili dava dilekçesinde bir yıllık kira bedelini 30.000 TL olarak belirtmiş ve bu miktar üzerinden harcı ödeyerek davayı açmıştır. Bu durumda mahkemece yıllık kira bedeli olan 30.000 TL üzerinden yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde nispi vekalet ücreti belirlenerek hükmedilmesi gerekirken, 1.440 TL vekalet ücreti takdiri suretiyle eksik vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz olmuştur.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2014/320 K: 2014/1062 T: 29.01.2014)

Şarta Bağlı Tahliye Taahhütnamesi Geçerlidir

“Taraflar arasında düzenlenen 01.07.2003 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli sözleşme konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 3., 17. maddesinde “kiracı kiralanan mecuru özelleştirme yüksek kurulunun özelleştirme ile ilgili kararından itibaren üç ay içerisinde tahliye edeceği peşinen kabul ve taahhüt eder” hükmüne yer verilmiştir. Şarta bağlı tahliye taahhüdü Borçlar Kanunu’nun 149. maddesine göre geçerlidir. Şart gerçekleşmiş ise taahhüt hüküm ifade eder. Ancak tahliye taahhüdünün açıkça belli ve muayyen bir tarihi içermesi gerekir. Sözleşmenin 3., 17. maddesi belli ve muayyen bir tarihi içermediğinden bu tahliye taahhüdüne değer verilemez. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2007/6086 K: 2007/7625 T: 18.06.2007)


Tahliye Taahhütnamesini Yalnızca Kiralayan veya Yeni Malik Kullanabilir

“6098 sayılı TBK’nun 352/1. maddesine göre; taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiraya veren tarafından açılması gerekir. Kiraya veren durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiraya verenin halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2017/8734 K: 2018/1505 T: 22.02.2018)


İhtarname Çekilmesi Halinde Tahliye Taahhüdüne İlişkin Dava Açma Süresi Uzar

“6098 sayılı TBK’ nun “Dava süresinin uzaması” başlıklı 353. maddesinde tahliye nedenleri bakımından bir sınırlama ve tahdit getirilmemiş olup TBK’ nun 350. maddesinde düzenlenen ihtiyaç nedenine, TBK’ nun 352/1 maddesinde düzenlenen taahhüde, TBK’ nun 352/2. maddesinde düzenlenen iki haklı ihtara dayalı tahliye davalarına, TBK’ nun 352/3. maddesinde düzenlenen kiracının aynı şehirde başka konutu olması nedenlerine dayalı tahliye davalarına ilişkin dava süresinin uzamasına dair genel düzenleme yapıldığı ve yapılan düzenleme ile TBK’ nun 352/1. maddelerinde düzenlenen taahhüde dayalı tahliye davaları için ayrık tutulmadığı bu defaki incelemeden anlaşılmıştır.

Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 01.01.2012 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı; 24.04.2012 tanzim tarihli taahhütname ile taşınmazı 31.12.2014 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt etmiştir. Davacı, 19.11.2014 tarihli ihtarname ile kiralananın taahhüt edilen tarihte tahliye edilmesini istemiş, ihtar davalıya 21.11.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren 01.01.2014-01.01.2015 dönemi sona ermeden 21.11.2014 tebliğ tarihli ihtarname ile dava açacağını davalıya bildirdiğine göre, bildirimi takip eden uzayan kira yılı sonu olan 01.01.2016 tarihine kadar dava açılabilir. Bu durumda 10.04.2015 tarihinde açılan dava süresinde olup, mahkemece davanın esastan incelenmesi gerekirken süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2017/8734 K: 2018/1505 T: 22.02.2018)


Tahliye Taahhütnamesi ile Açılan Tahliye Davasında Harç Yıllık Kira Bedeline Göre Hesaplanır

“Somut olayda; dava değeri, bozmaya konu olan tahliye davası bakımından son dönemde ödenen bir yıllık kira bedeli olmakla davacı tarafça dava değeri 0 TL olarak gösterilmiş ve sadece maktu 27,70 TL harç yatırılmıştır. Tahliye davası bakımından yıllık kira bedeli üzerinden harç ödenmediği, mahkemece de eksik harcın ikmali için mehil verilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece yıllık kira bedeli üzerinden eksik harcın tamamlattırılması, yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve süresi içinde harç ikmaliyle yenileme yapılmadığı takdirde bu talep bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeksizin uyuşmazlığın esası incelenerek hüküm kurulması yerinde değildir.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2017/9155 K: 2019/5492 T: 17.06.2019)


Birden Fazla Tahliye Taahhüdü Verilmiş Olmasının Tahliyeye Etkisi Olmaz

“Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Kütahya İcra Tetkik Mercii Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 29.12.1982 gün ve 151-177 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 15.9.1983 gün ve 872-2000 sayılı ilamıyle; (…Kiracının mecurda iken verdiği 2. ve onu izleyen tahliye taahhütleri geçerlidir. Salt 3. kez verildiği için tahliye taahhüdünü geçersiz kılan ne bir yasa hükmü, ne de bir içtihadı birleştirme kararı vardır. Bu duruma göre borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verilmek gerekirken, alacaklının talebinin reddi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :

Birden fazla tahliye taahhüdü alınması halinde 3. defa alınan tahliye taahhüdüne dayanılarak tahliye isteğinde bulunmanın objektif iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil edip etmeyeceği hususunda kuşkusuz icra tetkik merciinde incelenebilir. Ancak icra tetkik merciinin sınırlı yetkili bulunması karşısında açıklanan husus muhakemeten halli gereken bir özellik arzediyorsa bu yön mahkemede ayrıca ileri sürülebilir. Olayın özelliği dikkate alındığında borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verilmek ve bu nedenlerle de Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1983/568 K: 1985/1110 T: 20.12.1985)

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required