Hırsızlık Suçu (Tck M. 141-147) Nedir?
Hırsızlık Suçu Nedir?
Hırsızlık suçu, malvarlığı değerlerine karşı ve ekonomik bir çıkar elde etmek amacıyla işlenen suçlardandır. Başkasının zilyedi olduğu taşınır bir malın, zilyedin rızası olmadığı halde kendisine veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bulunduğu yerden alınmasıyla meydana gelmektedir.
Hırsızlık suçu TCK kapsamında nasıl değerlendiriliyor, hırsızlık suçu cezası ne, hırsızlık suçunda cezayı arttıran nedenler ve hırsızlık suçunda cezayı azaltan nedenler neler, hırsızlık suçunun maddi ve manevi unsurları nlerdir , hırsızlık suçı yargılama süreci nedir , hırsızlık suçunda neler yapılabilir gibi sorularun yazımızda cevaplarını işleyeceğiz.
Genel Olarak Hırsızlık Suçu
Bu başlıkta 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 141. Maddesinde düzenlenen ‘Hırsızlık ’suçu özet olarak incelenmiştir. Türk Ceza Kanunun 141. Maddesinde Hırsızlık suçunun basit şekli düzenlenmiş iken Türk Ceza Kanunun 142.Maddesinde Hırsızlık suçunun nitelikli şekli düzenlenmiştir.
Hırsızlık Suçunun Soruşturulması Şikayete Bağlı Mıdır?
Hırsızlık suçunun basit veya nitelikli tüm şekilleri resen soruşturulmaları gereken suçlardandır. Hırsızlık suçu, takibi şikayete bağlı suçlar arasında olmadığından, suçun bir şikayet süresi de yoktur.Suçun en basit halinde bile 8 yıl olan dava zamanaşımı süresi içerisinde şikayet edildiğinde soruşturma başlatılabilir.
Suçunun takibi şikayete tabi olmadığından şikayetten vazgeçme gibi bir imkan söz konusu değildir. Zira ortada bir şikayet değil ihbar söz konusu olur. Bu nedenle hırsızlık suçunda şikayetten vazgeçme hüküm doğurmamaktadır.Şikayet eden kişi kamu davası açıldıktan sonra duruşmaların devam ettiği herhangi bir aşamada müdahale talebinde bulunarak ceza davasında taraf sıfatını kazanabilir. Şikayetten vazgeçme, kamu davasının düşmesi sonucunu doğrurmaz.
Hırsızlık Suçunda Korunan Hukuki Değer Nedir?
5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde düzenlenmiş olan hırsızlık suçunda korunan hukuki değer kişilerin mülkiyet hakkıdır. Bunun yanı sıra hırsızlık suçuyla zilyetliğinde korunduğunu söylenmesi mümkündür. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 141. maddesi içerisinde zilyetliğinin rızasından bahsedilmektedir. Burada zilyetten kasıt bir mal üzerinde fiili hâkimiyeti bulunan kişinin mevcut olmasıdır.
Hırsızlık Suçunda Uzlaştırma Prosedürü Nedir ?
Basit hırsızlık suçu (TCK md.141), taraflar arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında, öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmadığı durumlarda soruşturmaya veya kovuşturmaya devam edilmesi gerekir. Uzlaşma prosedürü uygulanmadan soruşturma vey kovuşturmaya devam edilemez. avcılık makamı iddianame düzenlemeden önce tarafları uzlaştırma bürosuna sevk edecektir. Basit hırsızlık suçu anlamında taraflar uzlaştırma bürosuna sevk edilmeden iddianame düzenlenmesi mahkemece iddianamenin iadesi sebebidir. Nitelikli hırsızlık suçu ise uzlaştırmaya tabi değildir. Dolayısıyla uzlaştırma hükümleri nitelikli hırsızlık suçunda uygulanmayacaktır.

Hırsızlık Suçunun Özellikleri ve Şartları
- Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için öncelikle suça konu olan eşya taşınır mal olmalıdır. Başkasının zilyetliğinde olan taşınır malın rıza olmadan alınması gerekmektedir. Taşınmaz mallar hırsızlık suçunun konusuna girmemektedir.Belirli bir arazi üzerinde kalıcı olmayacak şekilde yapılan yapılara taşınır mal denir.Bu kapsamda icra iflas hukukuna göre taşınmaz kabul edilen gemi, ceza hukukuna göre taşınır mal sayılır ve hırsızlık suçunun konusunu oluşturabilir. Ayrıca mal ekonomik değere sahip olmalıdır. Bu açıdan Yargıtay’a göre, ağaçtan birkaç elma almak hırsızlık suçunu oluşturmaz. Ancak ekonomik değeri olmasa da manevi değeri olan malların alınması hırsızlık suçunu oluşturur. Çalınan mal katı, sıvı yahut gaz olabilir. Elektrik enerjisinin çalınması da hırsızlık suçunu oluşturur.
- Suça konu olan mal, başkasına ait olmalıdır.
- Bu kapsamda malın maliki olmasa da bir kişinin arkadaşından ödünç aldığı saatin çalınması hırsızlık suçunu oluşturur. Atılan, terk edilen eşya hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaz. Ancak unutulan eşya hırsızlık suçunu oluşturur. Örneğin bir kişinin elini yıkarken yüzüğünü çıkararak lavabonun kenarına koyması ve neticesinde yüzüğün çalınması hırsızlık suçu sayılır. Bunun sebebi kişinin malını unutmasıyla malı egemenlik alanından çıkarmamış olmasıdır.
- Suça konu olan malın zilyetliğinde asli olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Malın mülkiyeti kendisine ait olmayıp ancak malı elinde bulunduran kişiden rızası dışında malın alınması halinde de hırsızlık suçu işlenmiş olacaktır. Zilyetlik ise bir malı elinde bulundurma ve kullanmakta olma durumunu ifade eder.
- Hırsızlık suçu, neticesi harekete bitişik bir suç olduğundan ani suç olarak kabul edilmektedir. Malın bulunduğu yerden alınması halinde suç işlenmiş ve tamamlanmış demektir.
- Fail özel kast ile hırsızlık suçunu işleyebilecektir. Fail, kendisine veya başkasına yarar sağlamak amacıyla hareket etmesi yeterlidir. Ancak fail, kendi malı sanarak başkasının malını alması halinde yapmış olduğu hatadan yararlanmış olacaktır. Bu durumda failin, suç işleme kastıyla hareket etmediği görülecektir. Çünkü burada hata mevcut olup çalma düşüncesi ile hareket etmemiştir.
- Fail, hırsızlık suçunu işlemek amacıyla başka birisinin konutuna girdiği zaman fikri içtima hükümleri uygulanmayacaktır. Fail, hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından ayrı ayrı cezalandırılacaktır.
- Hırsızlık suçu, yüz kızartıcı suçlar arasında yer almaktadır. Dolayısıyla hırsızlık suçu işleyen kimseler hakkında bazı meslek grubuna ya da devlet memurluğuna girmesine engel bir durum teşkile edebilecektir.
- Hırsızlık Suçu Maddi Unsurları
- Öncelikle zilyedin rızası olmadan malın bulunduğu yerden alınması gerekmektedir. Malın bulunduğu yerden alınması ile suç tamamlanmış olacaktır.
- Hırsızlık suçu, kastla işlenebilmektedir. Hırsızlık suçu bilerek ve isteyerek işlenebilir, taksirle işlenmesi mümkün değildir. Daha doğru deyişle hırsızlık suçu, kazaen ya da bilmeden işlenemez
Hırsızlık Suçu Cezası Kaç Yıldır?
Basit hırsızlık suçunun işlenmesi halinde, fail hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Ancak hırsızlık suçunun daha kolay işlenebildiği yer veya eşyalarda hırsızlık suçunun nitelikli halleri (TCK madde 142) düzenlenmiştir. Hırsızlık suçunun nitelikli hallerinden birini işleyen fail hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilecektir.
Basit hırsızlık suçundan verilecek olan hapis cezası alt sınırdan verilir ise adli para cezasına çevrilebilecektir. Ancak adli para cezasının ödenmemesi halinde ceza, hapis cezasına dönüşecektir.
Bunun yanında basit hırsızlık suçundan iki yıl veya altında hapis cezası verilir ise fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir. Beş yıllık denetim süresi içerisinde fail yeniden suç işlemez ise hakkında verilen ceza düşecektir.
Ayrıca iki yıl veya altında verilecek olan hapis cezasında hapis cezasının ertelenmesi kararının verilmesi de mümkündür. Fail cezanın cezaevinde infaz edilmesinden koşullu olarak vazgeçmiş olacaktır.
Hırsızlık Suçunda Teşebbüs Nedir?
Hırsızlık suçu sırf hareket suçu olması sebebiyle hırsızlık suçuna teşebbüs malın alınması anına kadar mümkün olabilmektedir. Suçun icra hareketlerine başlanmasıyla fail elinde olmayan sebeplerle mal üzerinde egemenlik kuramazsa bu durumda fail hırsızlık suçuna teşebbüsten sorumlu tutulmaktadır.
Failin malı aldığı andan itibaren kesintisiz takip mevcutsa bu durumda hırsızlık teşebbüs aşamasındadır. Ancak takibin kesintiye uğraması halinde hırsızlık suçu tamamlanmış olmaktadır.
Suça konu malın yerinde bulunmaması halinde suçun konusunun yokluğu sebebiyle işlenemez suç söz konusudur.
Hırsızlık Suçunda İştirak Nedir?
Madde metninde hırsızlık suçu bakımından özel bir iştirak haline yer verilmediğinden iştirakin her hali hırsızlık suçunda gündeme gelebilmektedir.
Hırsızlık Suçunda İçtima Nedir?
Hırsızlık suçunun faili fiilini konut veya eklentisinde meydana getirirse bu durumda fail hırsızlık suçunun yanı sıra konut dokunulmazlığını ihlal suçundan da cezalandırılmaktadır.
Hırsızlık suçu aynı suç işleme iradesi kapsamında aynı kişiye birden çok defa işlenirse bu durumda zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulur ve ceza Türk Ceza Kanununun 43. maddesinin 1. fıkrasına göre dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılır.
Hırsızlık suçunun birden çok kişiye karşı tek fiille işlenmesi durumunda ise kanunun 43. maddesinin 2. fıkrasına göre aynı neviden fikri içtima söz konusu olacak ve tek ceza söz konusu olsa da ceza kanunda belirtilen oranda arttırılacaktır.
Aynı kişinin değişik mallarının aynı anda alınması halinde ise tek hırsızlık suçu söz konusu olacaktır.
Hırsızlık konusu malın alınması esnasında hareketin icrasıyla bağlantılı olarak mala zarar verilirse fail ayrıca mala zarar verme suçundan sorumlu tutulmayacaktır. Failin malı aldıktan sonraki hareketleri de cezalandırılmayan sonraki hareket sayılmaktadır.
İlk Hırsızlık Suçunun Cezası Nedir ?
Hırsızlık suçunun ilk işlenmesi halinde fail hakkında verilecek olan cezada hakim takdiri olarak alt sınırdan ceza verebilir. Hakim ceza verirken failin daha önceden sabıkasının olmadığı ya da bir daha suç işlemeyeceği kanaatine varır ise suç için belirtilen cezayı alt sınırdan verebilir. Alt sınırı belirttiğimiz üzere 1 senedir.
Hırsızlık suçunu işleyen kimse basit hırsızlık suçunu işlemiş ise 1 yıldan 3 yıla kadar, hırsızlık suçunun nitelikli halini işlemiş ise 3 yıldan 7 yıla kadar belirlenecek olan hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Hırsızlık suçunun nitelikli unsurlarına ise alt başlıkta değineceğiz.
Hırsızlık Suçunda Nitelikli Haller (Cezayı Ağırlaştıran Durumlar)
Kanunda bazı hallerde verilecek cezanın artırılacağı ifade edilir. Buna suçun nitelikli halleri denir. Hırsızlık suçunun nitelikli hallerini verilecek ceza bakımından iki grupta incelemek gerekir. Bu kapsamda 5237 sayılı Kanunun 142/1 maddesine göre,
Hırsızlık suçunun;
- Kamu kurumlarında, ibadethanelerde yahut kamu yararına ayrılmış mallar bakımından işlenmesi,
- Halkın yararına sunulan ulaşım araçlarında ya da bunların duraklarındaki eşya bakımından,
- Bir afet yahut tehlikenin zararlarının önüne geçmek maksadıyla hazırlanmış eşya bakımından,
- Gelenek, tahsis amacı ya da kullanım yapısı gereği açıkta bırakılmış eşya bakımından, işlenmesi halinde üç yıl ila yedi yıl arasından hapis cezasına hükmolunur.
5237 sayılı Kanunun 142/2 maddesinde ise ikinci grup ağırlaştırıcı sebeplere yer verilmiştir. Bu sebepler uygulanacak ceza daha ağır öngörülmüştür. Buna göre suçun,
- Malını koruyamayacak durumda olan kişiye karşı bu durumundan yahut kişinin ölmesinde yararlanarak işlenmesi,
- Kapkaççılık yahut yankesicilik gibi beceri ile işlenmesi,
- Doğal afetin yahut sosyal olayların sağladığı kargaşadan yararlanmak suretiyle işlenmesi,
- Haksız şekilde elde bulundurulan anahtarla yahut anahtar benzeri bir aletle işlenmesi,
- Bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesi,
- Kimliğini gizlemek yahut resmi kişi kimliğin bürünerek işlenmesi,
- Büyük yahut küçükbaş hayvan çalmak suretiyle işlenmesi,
- Umuma açık olmakla birlikte kilitlenmiş ya da bina yahut eklentilerinde bırakılmış eşya bakımından işlenmesi,
Durumunda beş yıl ila on yıl arası hapis cezasına hükmolunur. Eğer kapkaççılık yahut yankesicilik gibi özel beceri kullanılmak suretiyle suç fiziksel yahut ruhsal olarak kendini savunması mümkün olmayan kişiler aleyhine yapılmışsa verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
Birden fazla ağırlaştırıcı sebep aynı anda mevcutsa bu durum Türk Ceza Kanununun 61.maddesine göre temel cezanın belirlenmesi aşamasında dikkate alınır. Kanunun 143.maddesinde genel bir ağırlaştırıcı neden ifade edilmiştir. Buna göre suç gece vakti işlenirse verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
Hırsızlık Suçunda Cezayı Azaltan Ya da Kaldıran Nedenler
Kanun bazı hallerde verilecek cezanın daha az tayin edilmesini öngörmüştür. Bu kapsamda;
- Kullanma amacıyla hırsızlık, ( Detayları aşağıda açıklanacaktır )
- Bir hukuki ilişkiye dayanarak tahsil maksadıyla hırsızlık,
- Zorda kalma durumuna ulaşmamakla birlikte ağır ve acil bir ihtiyacın görülmesi için hırsızlık,
- Paylı ya da elbirliği mülkiyet halindeki mal hakkında hırsızlık,
- Değeri az olan mal üzerinde hırsızlık, yapılması durumunda mahkemece daha az ceza tayin edilir.
Cezayı Hafifleten Şahsi Nedenler
Hırsızlık suçu belli derecede akrabalar arasında işlenirse takibi şikâyete bağlıdır. Buna göre hırsızlık, ayrılık kararı verilmiş eşlerden, aynı konutta yaşamayan kardeşlerden, aynı konutta birlikte yaşanan amca, dayı, hala, teyze, yeğen yahut ikinci derece kayın hısımlarından birine karşı işlenmişse soruşturma şikâyet üzerine açılır. Bu halde verilecek ceza yarısı oranında indirilir.
Hırsızlık suçu ayrılık kararı verilmemiş eşlerden, üst soy yahut alt soy ya da bu derecedeki kayın hısımlarından, aynı konutta birlikte yaşayan kardeşlerden birine karşı işlenmişse ceza verilmez.
Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanır Mı?
Hırsızlık suçunda etkin pişmanlık da söz konusu. Hırsızlık suçu sebebiyle mağdurun uğradığı zarar giderilirse, sanığa etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi yapılması mümkündür (TCK m.168). Hırsızlık suçu nedeniyle mağdurun uğradığı zarar soruşturma aşamasında, yani dava açılıncaya kadar giderilirse verilecek cezanın 2/3 oranına kadarı indirilir. Hırsızlık suçu sebebiyle mağdurun uğradığı maddi zarar kovuşturma aşamasında, yani mahkemeye dava açıldıktan sonra giderilirse sanığa verilecek ceza 1/2 oranında indirilir.
Ayrıca önemle belirtilmesi gerekir ki Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
Kullanma Hırsızlığı Nedir?
Bir taşınır malı geçici bir süreyle kullanıp iade etmek amacıyla zilyedinin rızası dışında bulunduğu yerden alan kişi kullanma hırsızlığı suçunu işlemiş olur. Kullanma hırsızlığı suçu, failin malı geçici olarak hakimiyeti altına alıp kullanmasıyla tamamlanmış olur.
Kullanma hırsızlığı suçu şikayete tabi bir suçtur. Kullanma hırsızlığı halinde suçun cezası yarı oranında indirilir. Ancak kullanma hırsızlığı konusu malın başka bir suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmamaktadır (TCK 146).
Hırsızlık Suçunun Para Cezasına Çevrilmesi Mümkün Müdür?
Hırsızlık suçu kasten işlenebilen bir suç olduğu için para cezasına çevrilmesi ancak 1 yıl ve altındaki ceza hükümleri için geçerli olur. Buna bağlı olarak nitelikli hırsızlık hallerinde genel olarak 1 yılın üzerinde cezalar söz konusu olduğundan, para cezasına çevrilmesi ancak ceza indirimi nedenlerinin varlığı halinde mümkün olacaktır.
Hırsızlık Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Hırsızlık suçu kapsamında görevli mahkemeler asliye ceza mahkemeleridir. Buna göre sanık hakkında kamu davası asliye ceza mahkemesi nezdinde görülecektir. Hırsızlık suçunda yetkili mahkeme ise öncelikle suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesidir. Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi; şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesi yetkilidir.
Hırsızlık Suçunun Akrabaya Karşı İşlenmesi Halinde Ceza Verilir Mi?
Hırsızlık suçu;
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,
c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
Hırsızlık suçunun, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
“Sanığın katılanların damadı olduğu ve 5237 sayılı TCK’nın 167/1-b ile 151/1. maddeleri gereğince, mala zarar verme suçunun üstsoy kayın hısımının zararına işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunamayacağının düzenlenmesi karşısında, şahsi cezasızlık sebebinin varlığından dolayı 5271 sayılı CMK’nın 223/4-b maddesi uyarınca sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinin gerektiği, ancak bu suça ilişkin kararın kesin nitelikte olması nedeniyle hukuka aykırılığın kanun yararına bozma yoluyla giderilebileceği olanaklı görülmüştür.” (Yargıtay 17. CD., E. 2015/23562 K. 2017/12904 T. 1.11.2017)
Hırsızlık Suçu Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
Şikayete bağlı olmayan suçlarda suçun bildirilmesi bakımından herhangi bir süre bulunmamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde cezası 20 yıldan fazla olan suçlar bakımından zamanaşımı 15 yıl, cezası 5 yıldan fazla olan suçlarda zamanaşımı 8 yıldır. Bu bakımdan hırsızlık suçunda zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Hırsızlık Suçunda Zararı Giderme Hususu – Etkin Pişmanlık
- Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama koşullarının o suç için gerçekleşmiş olması halinde hâkimin yapılacak uygulama açısından taktir hakkı yoktur, şartlar yerine geldiğinde failin etkin pişmanlık hükümlerinde faydalandırılması şarttır
- Etkin pişmanlık ancak suçun tamamlanmasından sonra hüküm kuruluncaya kadar söz konusu olabilir
- Yargıtay’a göre etkin pişmanlık teşebbüs aşamasında kalan suçlarda uygulanamayacağı gibi karardan sonra bozma üzerine gelen dosyalarda da uygulanmaz
- Kişinin etkin pişmanlık hükmünden istifade edebilmesi “..mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi…” koşuluna bağlıdır. Aynen geri verme, suçun konusunu oluşturan malın, fiilin işlendiği andaki şekli, değeri, niteliğine herhangi bir zarar verilmeksizin, değişiklik yapılmaksızın, mağduruna iade edilmesidir. Örneğin iş yerinden çalınan bir Laptop aynen olduğu gibi iade edilirse bu ilkine girer ancak laptop tahrip edilmiş yahut satılmışsa burada laptopun değeri ödenecekse burada tazmin suretiyle zararı giderme söz konusu olacaktır. Tazmin”, aynen iadenin mümkün bulunmadığı hallerde, malın suç tarihindeki değeri nispetinde eşdeğerini, bedelini, aynı miktarını, para veya başka bir eşya ile karşılamaya çalışmaktır. Kıldan, s.122
- Şüpheli yahut sanığın aynen iade veya tazmini teklif etmesine rağmen, mağdurun kabul etmemesi durumunda, soruşturma safhasında Cumhuriyet savcısı, yargılama aşamasında hâkim tarafından suça konu malın aynen iadesi veya tazmini hususunda bir ödeme noktası tayin edilerek, iade yahut tazminin gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Tazmin durumunda zararı belirleyecek hâkim veya Cumhuriyet savcısı, ceza yargılamasında şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de göz önünde bulundurarak, hukuk hâkimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla saptamaya çalışmadan, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı hesaplamalıdır. Bu hususlar yerine getirilmesine rağmen mağdurun suça konu malı aynen iade veya tazmin suretiyle tayin edilen ödeme noktasından almaması durumunda ise, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır (1)
- Failin etkin pişmanlıktan faydalanmak istemesi o suçu kabul ettiği anlamına gelmez. Çünkü sanık mahkûm olmayacağını garanti edemediğinden mahkûmiyet çıkması ihtimaline binaen kendisini güvence altına almak isteyebilir. Örneğin hırsızlık suçu kapsamında mağdurun zararı 5000 TL olsun şüpheli kişi bu suçu işlemediğini belirtip yine de zararı gidermek isteyebilir. Bu durumda olası bir cezalandırma durumunda zarar indirimlerden yararlanma hakkını korumuş olmaktadır. Yani fail zararı giderdi o halde fail suçu işlemiştir gibi bir düşünce yoktur.
- Etkin pişmanlık hükümleri ancak yasada geçen belli suçlar açısından uygulanabilir. Yasada bu suçlar ‘hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, karşılıksız yararlanma ve yağma suçları hileli iflas taksirli iflas, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması’ suçları olarak sayılmıştır
Hırsızlık suçu nedeniyle oluşan zarar giderildiğinde ceza indirimi aşağıdaki gibi uygulanır:
- Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden; mahkemede dava açılmadan önce yani savcılık aşamasında, mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse, suça ilişkin cezada 2/3 oranına kadar ceza indirimi yapılır.
- Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden, mahkemede dava açıldıktan sonra, fakat hüküm verilmeden önce mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse kendisi hakkında 1/2 oranına kadar ceza indirimi yapılır.
Hırsızlık suçunda, malın değerinin az olması veya hırsızlığı yapanın zorunlu ihtiyacını karşılamak için fiili işlemiş olması halinde failin cezasından indirim yapılabileceği gibi faile ceza verilmeyebilir. Ayrıca hırsızlık suçunda, hırsızlık konusu mal üzerinde suçu işleyenin de ortaklığı varsa veya bir alacağı tahsil amacıyla yapılmışsa ceza indirimi uygulanarak 2 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmedilir.
Hırsızlık Suçunda Gözaltı ve Tutukluluk Halleri
Kişilerin savcılık kararı ile kolluk tarafından (polis, jandarma) belirli bir yerde tutularak serbest hareket etme özgürlüğünün kısıtlanmasına gözaltı denmektedir. Gözaltına alınma için muhakkak hakim kararı gerekmez. CMK’ya göre gözaltı şüphelinin/kişinin hakkındaki işlemlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve tamamlanması adına kişiyi hürriyetinden alıkoyarak, kısıtlanmasıdır. Hırsızlık suçu ile yakalanan şüpheli de gözaltına alınabilir. Gözaltı kararı adli sicil kaydına (sabıka kaydı) işlemez.Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren gözaltı süresi 24 saati geçemez
Tutuklama da yine aynı şekilde geçici olarak başvurulan bir koruma tedbiridir. Geçici olduğu için bir cezalandırma ya da yorma prosedürü olmayıp sadece yargılamanın sağlıklı bir biçimde yürütülmesi için uygulanan bir tedbirdir . Tutuklama kararı ile kişinin yine özgürlüğü kısıtlanmaktadır ancak gözaltı kararından farkı ister soruşturma ister kovuşturma aşamasında olsun mutlaka bir hakim tarafından verilmelidir. Dolayısıyla Cumhuriyet Savcısı şüpheli hakkında tutuklama kararı veremez. Cumhuriyet savcısı tutuklama ya da adli kontrol kararı ile şüpheliyi Sulh Ceza hakimliğine sevk eder ve somut olayın şartlarına göre sulh ceza hakimi şüphelinin tutuklanmasına ya da adli kontrolle serbest bırakılmasına karar verir.
Tutuklama hükümlerinin uygulanabilmesi için, şüphelinin hırsızlık suçunu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin ve CMK’nın 100. maddesindeki koşulların bulunması gerekir. Bu koşulların varlığı halinde tutuklama hükümleri uygulanabilecektir. Makul şüphe tutuklama tedbiri için ölçüsüz olup somut olayda kuvvetli şüphe gerekmektedir.
Hırsızlık Suçu Dilekçesi
BURSA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ: Ad Soyad (TTCKN)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
ŞÜPHELİ: Ad Soyad (TTCKN)
Adres
SUÇ: Hırsızlık, Güveni Kötüye Kullanma Suçu , Konut Dokunulmazlığının ihlali
SUÇUN İŞLENDİĞİ TARİH: …/…/…
KONU: …/…/… tarihinde müvekkil evinde işlenen girerek hırsızlık suçu işleyen kişi hakkında soruşturma başlatılmasını ve şüpheli hakkında kamu davası açılarak cezalandırılması talebinden ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Olay özeti
HUKUKİ NEDENLER: TCK, CMK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Tanık, kamera kaydı ve her türlü yasal deliller.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle şüpheli ve şüpheli ile birlikte suç işleyen kimse hakkında soruşturma başlatılmasını, her ikisi hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Müşteki Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Hırsızlık Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları

- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14.03.2017 tarihli, 2016/13-260 E. ve 2017/135 K. sayılı kararına göre; “Sanıkların, hırsızlık amacıyla katılanın cadde üzerinde bulunan işyerinin önüne gelip, işyeri giriş kapısı kepenginin sağ kısmındaki kilitleri kırdıkları, vitrin camı ile kepengin birleştiği noktayı zorladıkları sırada ihbar üzerine olay yerine güvenlik güçlerinin gelmesi nedeniyle işyerine giremeden oradan kaçtıkları sabit olan olayda, kanunun benimsediği objektif teori esas alındığında, katılana ait işyerinden hırsızlık yapmak amacıyla kapı üzerindeki kepengin kilidini kıran sanıkların, katılanın taşınır malını koruduğu egemenlik ve tasarruf alanına müdahale edip, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarının kanuni tanımında belirtilen elverişli hareketlere başladıkları, ancak güvenlik güçlerinin olay yerine gelmesi üzerine içeriye giremeden ve hırsızlık suçunu tamamlayamadan olay yerinden kaçtıkları, bu ana kadar gerçekleştirdikleri eylemin, işyeri dokunulmazlığının ihlali ve hırsızlık suçunun kanuni tanımında öngörülen neticeyi meydana getirmeye elverişli olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, eylemlerinin tamamlanmış mala zarar verme suçunun yanında, nitelikli hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarına teşebbüsü de oluşturacağının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır”.
- Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 02.10.2019 tarihli, 2019/10335 E. ve 2019/13667 K. sayılı kararında; “Ortaokulu’nun önünde suça konu telefonu bulduğunu, eve götürdüğünü, telefonun kapalı olduğunu, sahibine ulaşmak için annesiyle birlikte komşuları tanık …’nın sim kartını telefona taktıklarını, ancak içinde hiç bir numaraya ulaşamayınca annesi tanık …’in babasından korktuğu için telefonu çöpe attığını belirterek suçlamayı kabul etmediği, suça sürüklenen çocuğun savunmalarının tanıklar tarafından da doğrulandığının anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nın 160. maddesi kapsamında kaybolmuş eşya üzerinde tasarrufta bulunma suçunu oluşturacağı” belirtilmiştir.
- Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 27.02.2013 tarihli, 2012/17566 E. ve 2013/3883 K. sayılı kararında; “Olay günü gündüz vakti müştekinin işyerinin etrafını çevreleyen tel örgüler kesilerek içeriye girilip, otoparkta bulunan kapıları açık aracın hoparlörlerini çalma eylemiyle ilgili olarak, sanığın ihbar üzerine kolluk görevlilerince otopark içerisinde kesintisiz takip sonucu çalınan eşya ile birlikte yakalandığının anlaşılması karşısında eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden, tamamlanmış suçtan hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini” nedeniyle bozma kararı verilmiştir.
- Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 14.06.1983 tarihli bir kararında;“Hırsızlıkta maddi konu, taşınır mal olup, suç anında onun varlığı ya da yokluğu, eylem sonrası değil, eylem öncesi bir değerlendirmeyle her olayın özelliklerine, normal bir insanın deneyimlerine ve benzer olaylarda çoğunlukla görülen durum ve koşullara göre saptanılması gerekir. Bu saptanmada varılan olumsuz sonuç, yani maddi konunun kesin olarak yokluğu, işlenemez (muhal, imkansız) suç; olumlu sonuç, yani maddi konunun nispi yokluğu ise, eksik kalkışma aşamasında kalmış suç uygulamasına götürecektir”.
- Olayın olduğu gün, suça sürüklenen çocuklar, müştekinin zemin katta bulunan evinin açık penceresinden ellerini uzatmış ve yatak üzerinde bulunan bilgisayar ile 120 TL’yi çalmışlardır.Suça sürüklenen çocuklar hakkında çocuk mahkemesi tarafından hırsızlık suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı kurulmuş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.Yargıtay, dosya incelemesinde, suçu işleyenlerin suça sürüklenen çocuklar olması nedeniyle Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik uyarınca 20. ve 21. maddeleri uyarınca, fiili işleyenlerin suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olması nedeniyle suça sürüklenen çocuklar hakkındaki sosyal inceleme raporunun alınmamasının gerekçesinin mahkeme tarafından kararda gösterilmediği belirtilmiştir. Bu nedenle mahkeme tarafından kurulan hükmün bozulması yönünde karar verilmiştir. Yargıtay, suça sürüklenen çocukların temyiz itirazlarını kabul etmiştir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2019/3806 Esas, 2019/6917 Karar)
- Sanık hakkında hırsızlık suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından hüküm kurulmuştur. Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne karşılık olarak bozma yönünde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.Suçun işlendiği tarihte, müşteki, aracını 20:00 sularında kilitlemiş ve yarım saat sonra aracın yanına inmiştir. Müşteki, aracının yanına geldiğinde durumu fark etmiştir. Ancak müşteki, mahkeme esnasındaki beyanında eve 19:00-19:30 sularında geldiğini ve yarım saat sonra aracının yanına indiğini belirtmiştir. Suça sürüklenen çocuk ise suça konu eylemini saat 22:00 sularında işlediğini söylemiştir.Yargıtay, dosya incelemesinde, suça sürüklenen çocuğun suçu işlediği tarihin yaz saati uygulamasına göre güneş batış saatinin hesaplanmadığını belirtmiştir. Suçun işlendiği tarihte güneş batış saatinin 19:36 ve gece sayılan zaman diliminin ise 20:36’da başlayacağı tespit edilmiştir. Bu nedenle suça sürüklenen çocuğun suçu, gündüz sayılan bir zaman dilimi içerisinde işlendiğinin kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle suça sürüklenen çocuk hakkında artırım yapılarak fazla ceza tayin edildiği belirtilmiştir.Bunun yanında suça sürüklenen çocuk hakkında cezadan indirim yapılmadığı da tespit edilmiştir. Bütün bu gerekçelerle Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2019/1676 Esas, 2019/6925 Karar)
- Suçun işlendiği tarihte, sanık, katılanın tezgahından 125,00 TL değerinde olan eşya ile 65,00 TL değerindeki bilekliği çalmıştır.Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hırsızlık suçlarından yargılama yapılmış, sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından kurulan hükme karşılık temyiz itirazında bulunulmuştur.Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu kararda sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 145. Maddesindeki malın değerinin az olmasına bağlı olarak cezadan indirim yapması gerektiğini belirtmiştir. Diğer bir husus da dosya kapsamında kroki, görgü, tespit tutanağı veya olay yeri inceleme raporu evrakının bulunmadığı da tespit edilmiştir. Eylemin gerçekleştiği yerin iş yeri eklentisi olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Tüm bunların değerlendirilmesinin yapılmasından sonra karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2018/1331 Esas, 2019/6886 Karar)
- Sanığın, mağdura ait işyerinin dışında teşhir amacıyla bulunan 30 Lira değerindeki bir çift spor ayakkabıyı alarak, montunun iç kısmına saklayıp olay yerinden uzaklaşmaya başladığı sırada yakalanması şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın hırsızlık suçu teşebbüs aşamasında kalmış ise de, özgülenen kastının bir çift ayakkabıyı almaya yönelik olması, suç tarihinde paranın satın alma gücü ve ekonomik şartlar gözetildiğinde, hırsızlığa konu eşyanın değer bakımından az olması, suçun işleniş biçimi ile hak ve nasafet kuralları göz önüne alındığında, sanığın cezasından TCK’nın 145. maddesi uyarınca belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir.” (Yargıtay CGK., E. 2017/733 K. 2017/341 T. 20.6.2017)
Alıntılar
1- Faiz, sözlükte; “1. Üretim faktörlerinden sermayenin getirisi. 2. Fon istem ve sunumunun karşılaşması sonucu oluşmuş fon fiyatı, 3. İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema. 4. Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli” olarak tanımlanmaktadır. Bkz. www.tdk.gov.tr (erişim tarihi:16.07.2013).