SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ PYD / FETÖ ÜYELİĞİ
Yargıtay 16. ceza dairesi, FETÖ üyeliği ile ilgili temyiz incelemesi yapan mercidir. FETÖ yargılananlar için ve haklarında karar verilenler için, gerek temyiz aşamasında, gerek istinaf aşamasında, gerekse de ilk derece mahkemelerine yol gösterici olarak aldığı kararda; FETÖ örgüt üyeliğinin kavramını ve verilecek cezaların ayrıntılarını belirlemiştir.
Bu yazımızda Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2019/521 E. 2019/4769 K. sayılı ve 05.07.2019 tarihli kararı ile Fetö üye ve üyeliği konusunda kriter ortaya koyan ve diğer mahkeme kararlarında da emsal olarak kullanılan kararları inceleyeceğiz
Mahkemelerce FETÖ üyeliği için bir takım kriterler göz önüne alındı. Bu kriterlerden bazılar;
1-) BYLOCK programı,
2-) Bank Asya hesabları,
3-) FETÖ ’ ye ait evlerde kalmak,
4-) FETÖ ’ ye ait eğitim kurumlarına gitmiş olmak,
5-) FETÖ ’ ye aite basın yayın organlarına abonelikler,
6-) FETÖ ’ ye ait sendikalara üye olmak,
7-) Sanık hakkında FETÖ üyesi olduğuna dair verilen ifade ve beyanlar,
8-)FETÖ ’ ye kurban ve yardım adı altında bağışta bulunmak vb.
Tüm bu kıstaslar mahkemelerce değerlendirilip, en sonunda oluşan vicdani kanaate göre kararlar verilmekte olmasına rağmen, gelinen aşamada en önemli kriterin BYLOCK olduğu tartışmasızdır.
İlgili iddianamede FETÖ/PDY örgütünün 7 tabakaya ayrıldığı, 7.katmanda örgüt elebaşının yer aldığı, 5-6-7 tabakaların örgütü yönettiği, 4.katmanın hareketi bir arada tuttuğu ve 3.tabaka da yer alan ideolojik örgütlenme tabakasının ise hizmet işlerini gördüğü, ilk iki tabakanın ise halk tabakası ve sadık tabaka olduğu ifade edilmiştir.
Diğer taraftan söz konusu iddianamede örgütün deşifre olmamak için hücre tipi örgütlenmelere de gittiği ifade edilmiştir.
Sanığın pozisyonunun tespitinde örgüt içindeki diğer sanıklar ile olan iletişimi, örgütün ne zamandan beri silahlı terör örgütü haline dönüştüğü, amaca katkısı ve sanığın bu amaca matuf eylemleri dikkatle irdelenmelidir.
Bu kapsamda yasal düzenlemeler ve İçtihatlar ışığında FETÖ/PDY Terör Örgütünün Amacı ve yapısı dikkate alındığında, örgüt sempatizanı olan ancak suç işleme iradesi taşımayan, örgüt yapılanmasında ideolojik tabaka veya üzerindeki suç işlemeye yönelik sınıfa dâhil olmayan, eylemlerinde süreklilik ve çeşitlilik bulunmayan, Anayasal Düzeni Yıkmak ve Devletin Güvenliğini Ortadan Kaldırmak Maksadı taşımayan kişilerin Terör örgütü üyesi olarak kabulüne olanak bulunmadığı kabul edilmelidir.
Diğer taraftan sanığın Terör Örgütü üyesi olduğuna kanaat getirilmesi halinde TCK md.314 ve 3713 Sayılı TMK md.3 atfen 5 gereği cezası ½ veya duruma göre 2/3 oranında arttırılarak uygulanır. Ayrıca suçun kamu görevinin sağladığı nüfuzun kullanılması suretiyle işlenmesi halinde de yine ceza ½ oranında arttırılacaktır. Cezaların infazında da Koşullu salıverme süresi 2/3 yerine 3713 S.K.md.17 atfen 5275 S.K.107 gereği ¾ olarak uygulanacaktır.
Silahlı Terör Örgütü Üyeliği Cezası Ne Kadardır?
Silahlı terör örgütüne üye olma suçu TCK madde 314 de düzenlenmiştir. Buna göre silahlı örgüte üye olan kişi 5 yıldan 10 yıla hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak örgütün silahlı terör örgütü olması durumunda Terörle Mücadele Kanunu madde 5 gereğince verilecek ceza yarı oranında artırılır. Böylece silahlı terör örgütü üyeliği suçunda verilecek ceza 7,5 yıl ile 15 yıl arasında olacaktır
Fetö’nün 7 Katmanı Nedir ?
Birinci Kat Halk Tabakası:
Örgüte iman ve gönül bağı ile bağlı olanlar, fiili ve maddi destek sağlayanlardan oluşur. Bunların birçoğu örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmayan bilinçli veya bilinçsiz hizmet ettirilen kesimdir. Genellikle faaliyetlerden habersizdirler. Bu katmandakileri örgüte bağlayan ana unsur, istismar edilen İslami duyarlılık ve din duygularıdır.
Yargıtay 16. ceza dairesi.
İkinci Kat Sadık Tabaka
Okul, dershane, yurt, banka, gazete, vakıf ve kurum görevlilerinden oluşan sadık gruptur. Bunlar, örgüt sohbetlerine katılır, düzenli aidat öder, az veya çok örgüt ideolojisini bilen kişilerdir.
Yargıtay 16. ceza dairesi.
Üçüncü Kat ideolojik Örgütlenme Tabakası:
Gayri resmi faaliyetlerde görev alırlar. Örgüt ideolojisini benimseyen ve ona bağlı çevresine propaganda yapan kişilerden oluşur.
Yargıtay 16. ceza dairesi
Dördüncü Kat Teftiş Kontrol Tabakası:
Bütün hizmeti (legal ve illegal) denetler. Bağlılık ve itaatte dereceye girenler buraya yükselebilir. Bu tabakaya girenler örgütte çocuk yaşta kazandırılanlardan seçilir. Örgüte sonradan katılanlar genellikle bu katta ve daha üst katlarda görev alamazlar.
Yargıtay 16. ceza dairesi
Beşinci Kat Organize Eden ve Yürüten Tabaka:
Üst düzey gizlilik gerektirir. Birbirlerini çok az tanırlar. Örgüt lideri tarafından atanır. Devletteki yapıyı organize edip yürüten tabakadır. Evliliklerinin örgüt içinden olması zorunludur.
Yargıtay 16. ceza dairesi
Altıncı Kat Has Tabaka:
Fetullah Gülen ile alt tabakaların irtibatını sağlar. Örgüt içi görev değişiklikleri yapar. Azillere bakar. Örgüt liderince bizzat atanırlar.
Yargıtay 16. ceza dairesi.
Yedinci Kat Kurmay Tabaka:
Örgüt lideri tarafından doğrudan seçilen 17 kişiden oluşan örgütün en seçkin kesimidir.
Yargıtay 16. ceza dairesi.
ALT TABAKA KİMDİR ?
Alt tabaka ise: Bu tabakalar dışında örgüte sempati besleyenlerden oluşan kişilerdir. Örgüt hiyerarşisinde yer almazlar. Örgüte yönelik herhangi bir olumsuz düşünceleri yoktur. Örgütün bütün faaliyetlerini illegal bile olsa desteklerler. Talimat almaz ve rapor vermezler. Siyasetçi, sanatçı, yazar, gazeteci, akademisyen gibi çok geniş bir alana yayılmış olan bu sempatizan kitleyi örgüt zaman zaman lehine kamuoyu oluşturmak için kullanmaktadır.
Örgüt Cemaat Ayrımındaki Kriter Nedir ?
Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararlarında, FETÖ’nün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanında büyük bir kesimce böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce erişinceye kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, bu yapıyı bir terör örgütü olduğunu bilmeksizin cemaat zannı ile katılan veya yardım eden kimselerin ceza sorumluluğu ile karşılaşıp karşılaşmayacağı sorusunun yanıtı da arandı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin kararlarında, FETÖ mensuplarının duruşmalarda kendilerini savunurken dile getirdikleri “suç tarihinde hizmet hareketiydi, terör örgütü ilan edilmemişti”, “Örgütün amacını bilmiyorduk”, “15 Temmuz’dan önce gerçek amacı anlamamıştık” şeklindeki savunmalarına yanıtlar da verildi.
Yargıtay 16. ceza dairesi.
Darbe Girişiminin Yaşandığı 15 Temmuzdan Önce Örgütün Terör Örgütü İlan Edilmesi Ceza Verilmesi İçin Gerekli mi?
Örgütün ustaca gizlenen amacını bilenler ve bu amaçla örgütte görev alanlar açısından suç tarihinden önce bir terör örgütü kararı verilmesine ihtiyaç yoktur.
Yargıtay 16. ceza dairesi.
FETÖ Davalarında Ankesörlü Telefon Kriterleri Nelerdir ?
Yargıtay 16.Ceza Dairesi, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nün gizli haberleşme yöntemlerinden biri olan ankesörlü/sabit hatlardan periyodik (farklı tarih ve zaman diliminde belirli gün aralığı dahilinde) veya ardışık (yakın zaman diliminde birbirini takip eden peşi sıra) aramalar yaparak sağlanan haberleşmenin hukuka uygun delil olarak kabul edilebilmesi için bazı kriterler belirlemiştir. Bu kriterleri şu şekilde sıralayabiliriz ;
- Mahrem imamların, belirledikleri hedef şahıslarla ankesörlü hatlar vasıtasıyla iletişime geçebilmelerinde gizliliği sağlayabilmek adına telefon numaralarını şifreleme yöntemleriyle kaydetmeleri,
- Aramaların tek arama şeklinde sadece sorumlu kişinin aramasıyla ve kısa bir sürede veya sadece çağrı şeklinde gerçekleşmesi,
- Sorumlu şahıs tarafından aranan askerlerin genellikle aynı rütbe/makam olarak denk bulunmaları (örneğin aranan kişi astsubaysa ardışık aranan kişinin de astsubay olması) aynı zaman da kuvvetlerinin de denk bulunması (örneğin aranan kişi jandarmaysa ardışık aranan kişinin de jandarma olması)
- Aramaların mesai saatleri dışında yapılması,
- Sorumlu şahsın, hedeflerinin kaybolup tespit edilememesi amacıyla askeri personeli aradıktan sonra tedbir amaçlı ilgisiz ve alakasız kişilerin de ankesörlü hatla aranması,
- Ankesörlü/sabit hatlardan yapılan farklı asker aramalarında, ardışık (arka arkaya arama) şeklinde gerçekleştirilmesi aramanın örgütsel olduğu kanısını güçlendirdiği,
- Aramaların genellikle 15 gün, ayda veya iki ayda bir kez şeklinde periyodik olması,
- Bazen sorumlu şahıs tarafından tek bir şahsın aranıp gruptaki diğer şahıs/şahıslara bilgi verilmesi istendiği,
- Aranan asker şahısların toplantı yerlerine hatların takılı olduğu cihazları götürmemesi veya götürülse dahi kapalı tutulması,
- Mahrem yapının sorumlu kişisinin asker şahıs/şahıslarla kural olarak aynı ilde ikamet etmesi ve aynı ildeki sabit hatlarla iletişim kurması,
- Mahrem imam yapılanmasında, her yönetici kişinin açığa çıkmaması adına kendi iletişim metotlarını ve tedbirlerini kendilerinin belirlediği ve bu nedenle çok sayıda şifreleme yöntemlerinin kullanılması,
- Hedef şahsın telefon numarasının, deşifre edilmesinin önlenmesi amacıyla çeşitli şifreleme metotları kullanarak kaydedilmesi,
- Bazı mahrem imamların arama yapmadan önce ajandada kayıtlı numaralara baktığında şifreleme yaptığını unutarak/kasten yazılı olan şifreli numarayı aradığı, daha sonra yanlış numara çevirdiğini fark ederek/kasten asker şahsı tekrar gerçek numarasından aramış olmaları,
- Aramalar tek taraflı ve kısa süreli olması veya sadece çağrıdan ibaret bulunması,
- Aranan askeri personelin büyük kısmının genellikle rütbe/makam olarak ve bağlı bulunduğu kuvvetlerin de denk olmaları,
- Mahrem imamlar tarafından gerçekleştirilen arka arkaya aramanın (ARDIŞIK ARAMA) örgütsel amaçlı olduğuna dair karine oluşturması,
- Aramanın mesai saatleri dışında yapılması, sorumlu şahsın, askeri personeli aradıktan sonra tedbir amaçlı ilgisiz ve alakasız kişileri de ankesörle arayarak bu bütün içerisinde hedeflerin kaybolmasını sağlama çabası,
- Aramanın on beş gün, ayda veya iki ayda bir kez olmak üzere periyodik olması,
- Mahrem imamın sorumlusu olduğu asker şahıs/şahıslarla aynı ilde ikamet ettiği ve aynı ildeki sabit hatlarla iletişim kurduğunun gözetilmesi,
- Asker şahısların hatların takılı bulunduğu cihazların toplantı yerine götürülmediği veya götürülse bile kapalı tuttukları,
- Mahrem imamlarca hedef şahıs arandıktan sonra ilgisiz rastgele numaraların çevrilerek, redial (geri arama) tuşu ile son aranan kişinin tespitinin önlenmeye çalışılması, hususlarını da ortaya koyan, bu delilin elde edilişi, niteliği, kullanımı, hukukiliği konusunda yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında kişiselleştirilmiş, Emniyet birimlerince, büfe/ankesörlü sabit telefon hatlarıyla irtibat kurma yöntemine ilişkin olarak düzenlenen ayrıntılı analiz raporunun temin edilerek dosyaya konulması,
- Emniyet kayıtlarının yanı sıra BTK’dan alınan baz istasyonunu gösterir HTS kayıtlarının, “0” saniyeli çağrılar da dahil olmak üzere getirilmesi,
- Şüpheli/sanığın görev yaptığı diğer şehirlerde ardışık aramalarının olup olmadığı araştırılarak sabit hat ve ankesörlü telefon kullandığına ilişkin analiz raporunun da istenmesi,
- Şüpheli/sanıkla ilgili sabit hat veya ardışık aramaya ilişkin varsa itirafçı beyanlarının dosyaya getirilmesi, gerektiği takdirde tanık sıfatıyla dinlenilmeleri,
- Ardışık aramalar kapsamında, diğer asker şahıslar hakkında bir soruşturma veya dava olup olmadığı araştırılıp varsa ifade örneklerinin dosyaya ibrazı sağlanarak değerlendirilmesi suretiyle maddi gerçeğin ortaya konulması gerekmektedir.
Belirlenmesi halinde; kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, lokanta, kırtasiye tarzı yerlerde ya da ücretli olarak yapılan ankesörlü/sabit hatlardan iletişime geçme örgütün gizlilik ve deşifre olmama ilkeleriyle bağdaştığından ve aynı zamanda askeri mahrem yapılanmasının irtibat kurma yöntemlerine de uygun olduğu kabul edildiğinden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün mahrem imamları aracılığı ile örgütsel haberleşmenin sağlandığı ve bu haberleşmenin örgütsel amaçlı olduğu tespit edilmiştir.

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Mensuplarınca Kullanılan ve Şu Ana Kadar Tespit Edilebilen Bazı Şifreli Kaydetme Yöntemleri
- On (10) Rakamına Tamamlama; Öğrencilerin telefon numaralarını telefona kaydetmek yasak olduğu için normal bir esnafın kartvizitinin arkasına veya herhangi bir kâğıda telefon numaralarının son dört rakamının her biri 10’a tamamlanarak kaydedilir. Yani kayıtlı telefon numarasının son dört rakamının her birini 10 sayısından çıkararak ortaya çıkan rakam yazılır. 10’a tamamlama sistemine örnek vermek gerekirse telefon numarasının son dört rakamı 46 05 ise not kâğıdına yazılan numaranın son dört rakama 64 05 olur. Bir başka örnekte ise telefon numarasının son dört rakamı 43 17 ise kartvizite yazılan numaranın son dört rakamı 67 93 olur.
- Sondan İkili Rakam Bloklarını Çapraz Yer Değiştirme; Telefon numarasının sondan rakam bloklarının yerlerinin çapraz olarak değiştirilmesi yöntemidir. Örneğin, 0 xxx 345 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 345 44 62 olarak kaydedilir.
- Rakam Bloklarını Ters Yazma; Telefon numarasının operatöre ait ilk 3 rakamları sabit kalmak şartıyla geri kalan rakamları ise rakam bloklarının kendi arasında ters yazılarak kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 345 62 41 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 543 26 14 olarak kaydedilir.
- Sondan 4 üncü Rakamı Dört (4) Arttırma; Telefon numarasının sondan dördüncü rakamına dört eklenerek kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx xxx 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx xxx 02 44 olarak kaydedilir.
- Sondan 2 nci ve 4 üncü Rakamı Yer Değiştirme; Telefon numarasının sondan ikinci ve dördüncü rakamlarının yerlerinin değiştirilerek kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx xxx 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx xxx 42 64 olarak kaydedilir.
- Telefon Numarasını Oluşturan Rakamlara Bir Ekleme Bir Çıkarma; Telefon numarasını oluşturan rakamlara soldan başlayarak sırasıyla bir ekleme bir çıkarma yapılarak kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 444 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 535 53 35 olarak kaydedilir.
- Telefon Numarasını Oluşturan Rakamları Kredi Kartı Numarasına Benzetme; Telefon numarasını oluşturan rakamlarının başına, sonuna rakamlar ekleyerek veya 16 haneli kredi kartı numarası şeklinde kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 444 62 44 telefon numarası 5410 xxx4 4462 4454 olarak kaydedilir.
- Telefon Numarasını Oluşturan Rakamları Servis Sağlayıcı Operatör Kodunun İl Alan Koduna Değiştirme; Operatör kodunun herhangi veya faaliyet gösterdiği il kodu şeklinde kaydedilmesidir. Örneğin, 0 505 xxx xx xx numaralı telefon kaydedilirken 0 312 xxx xx xx olarak kaydedilir.
- 99’a Tamamlama; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son iki hanesini 99‘a tamamlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 45 32 şeklinde yazılması.
- 100’e Tamamlama; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son iki hanesini 100‘e tamamlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 45 33 şeklinde yazılması.
- Çaprazlama metodu; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son dört hanesinin ikili gruplar halinde kendi içinde çaprazlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 76 54 şeklinde yazılması, şeklinde olduğu saptanmıştır.
Günümüzde iletişim aracı olarak cep telefonlarının kullanılmasının hayatın olağan akışına uygun ve kabul edilen bir gerçek olmasına karşın, kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatlar üzerinden asker şahıslarla GEZEREK ya da ARDIŞIK şeklinde yapılan aramaların; örgütün “gizlilik” ve “deşifre olmama” kuralına uygun olarak Askeri Mahrem Yapılanmasının irtibat kurma yöntemlerinden biri olup FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Mahrem İmamları tarafından örgütsel amaçlı, örgütsel haberleşmeyi sağlamak amacıyla gerçekleştirildiği, sonucuna varılmıştır.
Ankesörlü telefon kriterleri Fetö davalarında son zamanlarda çok sık başvurulan delillerden biridir. Bilindiği üzere ankesörlü telefonlar ve büfe telefonları başta olmak üzere sabit hatlar kullanılarak yapılan aramalar terör örgütünün sıklıkla kullandığı iletişim yöntemleri arasında bulunmaktadır. Bu itibarla terör örgütü ile ilgili soruşturma ve kovuşturmalarda sabit hatlardan yapılan aramalara ilişkin kayıtlar soruşturma ve kovuşturma makamlarınca önemli bir delil olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte özellikle geçmişte sabit hatların özellikle askeri hizmetlerde günlük ve meşru amaçlar için asker kişiler tarafından sıkça kullanıldığı dikkate alınacak olursa sabit hatlardan aramış ya da aranmış olmanın kişi aleyhine değerlendirilmesinin mağduriyetlere neden olma ihtimali de yüksek bulunmaktadır.
Bunu dikkate alan yargı makamları hangi tür aramaların terör örgütü kapsamında değerlendirilebileceği nokrasında bir takım kriterler belirlemişlerdir. Bu makalemizde Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 06.11.2019 tarihli ve 2019/1582 E. 2019/6838 K. sayılı kararından hareketle FETÖ davalarında dikkate alınan ankesörlü telefon kriterleri hakkında bilgi vermeye çalışacağız.
Büfe/Ankesörlü Sabit Telefon Hatlarıyla İrtibat Kurma Yönteminin Özellikleri
FETÖ kapsamında yürütülen soruşturmalardaki şüphelilerin hatları ile kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesinde;
- Ardışık Arama (Yakın zaman diliminde birbirini takip eden peşi sıra),
- Periyodik Arama (Farklı tarih ve zaman diliminde belirli gün aralığı dahilinde),
- Tek Arama,
Şeklinde iletişimin gerçekleştirildiği ve irtibat sağlandığı saptanmıştır. Birim içerisinde sorumlu düzeyde bulunan örgüt mensuplarının, kendilerine bağlı askerlere ait telefon numaralarını, telefonlarına farklı isimler kullanarak veya not kâğıtlarına GSM numaraları üzerinde belirli değişiklikler yaparak kaydettikleri, iletişim kurmak istedikleri zamanlarda ise; kamuya açık ve birbirinden bağımsız Market/Büfe/Lokanta vb. işletmelerde kurulu bulunan kontörlü/voip (sabit) hatlar ile Türk Telekom’a ait Ankesörlü telefonları kullanmak suretiyle kendilerine bağlı askerleri aradıkları belirlenmiştir.
Yapılan soruşturma ve kovuşturmalar sırasında elde edilen bilgilerden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün “Mahrem Yapısı” içerisinde faaliyet gösteren örgüt mensuplarının, kendi sorumlulukları altında bulunan asker şahısların telefon numaralarını, deşifre edilmelerinin önlenmesi ve örgütsel faaliyetlerinin sürdürülebilir olması amacıyla şifreleme metotları kullanarak kaydettikleri de tespit edilmiştir.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Mensuplarınca Kullanılan ve Şu Ana Kadar Tespit Edilebilen Bazı Şifreli Kaydetme Yöntemleri
- On (10) Rakamına Tamamlama; Öğrencilerin telefon numaralarını telefona kaydetmek yasak olduğu için normal bir esnafın kartvizitinin arkasına veya herhangi bir kâğıda telefon numaralarının son dört rakamının her biri 10’a tamamlanarak kaydedilir. Yani kayıtlı telefon numarasının son dört rakamının her birini 10 sayısından çıkararak ortaya çıkan rakam yazılır. 10’a tamamlama sistemine örnek vermek gerekirse telefon numarasının son dört rakamı 46 05 ise not kâğıdına yazılan numaranın son dört rakama 64 05 olur. Bir başka örnekte ise telefon numarasının son dört rakamı 43 17 ise kartvizite yazılan numaranın son dört rakamı 67 93 olur.
- Sondan İkili Rakam Bloklarını Çapraz Yer Değiştirme; Telefon numarasının sondan rakam bloklarının yerlerinin çapraz olarak değiştirilmesi yöntemidir. Örneğin, 0 xxx 345 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 345 44 62 olarak kaydedilir.
- Rakam Bloklarını Ters Yazma; Telefon numarasının operatöre ait ilk 3 rakamları sabit kalmak şartıyla geri kalan rakamları ise rakam bloklarının kendi arasında ters yazılarak kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 345 62 41 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 543 26 14 olarak kaydedilir.
- Sondan 4 üncü Rakamı Dört (4) Arttırma; Telefon numarasının sondan dördüncü rakamına dört eklenerek kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx xxx 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx xxx 02 44 olarak kaydedilir.
- Sondan 2 nci ve 4 üncü Rakamı Yer Değiştirme; Telefon numarasının sondan ikinci ve dördüncü rakamlarının yerlerinin değiştirilerek kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx xxx 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx xxx 42 64 olarak kaydedilir.
- Telefon Numarasını Oluşturan Rakamlara Bir Ekleme Bir Çıkarma; Telefon numarasını oluşturan rakamlara soldan başlayarak sırasıyla bir ekleme bir çıkarma yapılarak kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 444 62 44 numaralı telefon kaydedilirken 0 xxx 535 53 35 olarak kaydedilir.
- Telefon Numarasını Oluşturan Rakamları Kredi Kartı Numarasına Benzetme; Telefon numarasını oluşturan rakamlarının başına, sonuna rakamlar ekleyerek veya 16 haneli kredi kartı numarası şeklinde kaydedilmesidir. Örneğin, 0 xxx 444 62 44 telefon numarası 5410 xxx4 4462 4454 olarak kaydedilir.
- Telefon Numarasını Oluşturan Rakamları Servis Sağlayıcı Operatör Kodunun İl Alan Koduna Değiştirme; Operatör kodunun herhangi veya faaliyet gösterdiği il kodu şeklinde kaydedilmesidir. Örneğin, 0 505 xxx xx xx numaralı telefon kaydedilirken 0 312 xxx xx xx olarak kaydedilir.
- 99’a Tamamlama; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son iki hanesini 99‘a tamamlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 45 32 şeklinde yazılması.
- 100’e Tamamlama; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son iki hanesini 100‘e tamamlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 45 33 şeklinde yazılması.
- Çaprazlama metodu; Aranacak telefon numaraları doğrudan olarak değil son dört hanesinin ikili gruplar halinde kendi içinde çaprazlama yöntemiyle aranmasıdır. Örneğin 5XX 123 45 67 numarasının 5XX 123 76 54 şeklinde yazılması, şeklinde olduğu saptanmıştır.
Günümüzde iletişim aracı olarak cep telefonlarının kullanılmasının hayatın olağan akışına uygun ve kabul edilen bir gerçek olmasına karşın, kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat ve ankesörlü hatlar üzerinden asker şahıslarla GEZEREK ya da ARDIŞIK şeklinde yapılan aramaların; örgütün “gizlilik” ve “deşifre olmama” kuralına uygun olarak Askeri Mahrem Yapılanmasının irtibat kurma yöntemlerinden biri olup FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Mahrem İmamları tarafından örgütsel amaçlı, örgütsel haberleşmeyi sağlamak amacıyla gerçekleştirildiği, sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 16.Ceza Dairesi tarafından ankesörlü/sabit hatlardan ardışık aramalara ilişkin aramaların şifreli metod ile yapılması, tek taraflı kısa süreli olması ya da çağrıdan ibaret olması, mesai saatleri dışında yapılması, aranan kişilerin aynı kuvvet komutanlığından ve yakın ya da denk rütbede olması, peşi sıra ilgisiz numaraların aranması, 15 günde ayda ya da iki ayda bir olmak üzere periyodik olması, mahrem imamlarla aynı yerde ikamet edilmesi, asker şahısların toplantı yerine telefon götürmemesi ya da telefonlarını kapalı tutması gibi kriterler aranmaktadır. Yargıtay’a göre, ayrıca bu delillerin teyidi açısından; mahrem imamların büfe/ankesörlü sabit telefon hattı ile hedef şahıslarla görüşmelerinde gizliliği sağlamak için genellikle kullandığı yöntem olarak belirlenen;
- Hedef şahsın telefon numarasının, deşifre edilmesinin önlenmesi amacıyla çeşitli şifreleme metotları kullanarak kaydedilmesi,
- Bazı mahrem imamların arama yapmadan önce ajandada kayıtlı numaralara baktığında şifreleme yaptığını unutarak/kasten yazılı olan şifreli numarayı aradığı, daha sonra yanlış numara çevirdiğini fark ederek/kasten asker şahsı tekrar gerçek numarasından aramış olmaları,
- Aramalar tek taraflı ve kısa süreli olması veya sadece çağrıdan ibaret bulunması,
- Aranan askeri personelin büyük kısmının genellikle rütbe/makam olarak ve bağlı bulunduğu kuvvetlerin de denk olmaları,
- Mahrem imamlar tarafından gerçekleştirilen arka arkaya aramanın (ARDIŞIK ARAMA) örgütsel amaçlı olduğuna dair karine oluşturması,
- Aramanın mesai saatleri dışında yapılması, sorumlu şahsın, askeri personeli aradıktan sonra tedbir amaçlı ilgisiz ve alakasız kişileri de ankesörle arayarak bu bütün içerisinde hedeflerin kaybolmasını sağlama çabası,
- Aramanın on beş gün, ayda veya iki ayda bir kez olmak üzere periyodik olması,
- Mahrem imamın sorumlusu olduğu asker şahıs/şahıslarla aynı ilde ikamet ettiği ve aynı ildeki sabit hatlarla iletişim kurduğunun gözetilmesi,
- Asker şahısların hatların takılı bulunduğu cihazların toplantı yerine götürülmediği veya götürülse bile kapalı tuttukları,
- Mahrem imamlarca hedef şahıs arandıktan sonra ilgisiz rastgele numaraların çevrilerek, redial (geri arama) tuşu ile son aranan kişinin tespitinin önlenmeye çalışılması, hususlarını da ortaya koyan, bu delilin elde edilişi, niteliği, kullanımı, hukukiliği konusunda yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında kişiselleştirilmiş, Emniyet birimlerince, büfe/ankesörlü sabit telefon hatlarıyla irtibat kurma yöntemine ilişkin olarak düzenlenen ayrıntılı analiz raporunun temin edilerek dosyaya konulması,
- Emniyet kayıtlarının yanı sıra BTK’dan alınan baz istasyonunu gösterir HTS kayıtlarının, “0” saniyeli çağrılar da dahil olmak üzere getirilmesi,
- Şüpheli/sanığın görev yaptığı diğer şehirlerde ardışık aramalarının olup olmadığı araştırılarak sabit hat ve ankesörlü telefon kullandığına ilişkin analiz raporunun da istenmesi,
- Şüpheli/sanıkla ilgili sabit hat veya ardışık aramaya ilişkin varsa itirafçı beyanlarının dosyaya getirilmesi, gerektiği takdirde tanık sıfatıyla dinlenilmeleri,
- Ardışık aramalar kapsamında, diğer asker şahıslar hakkında bir soruşturma veya dava olup olmadığı araştırılıp varsa ifade örneklerinin dosyaya ibrazı sağlanarak değerlendirilmesi suretiyle maddi gerçeğin ortaya konulması gerekmektedir.
Bu kapsamda; Yukarıda açıklanan özellikler doğrultusunda, bir asker şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olarak değerlendirilebilecektir.
Şüphelinin/sanığın askeri mahrem hizmetler yapılanmasında yer alıp sabit hat ve/veya ankesörlü telefonlar üzerinden hücresel haberleşme ağına dahil olup olmadıklarının belirlenmesi ile soruşturma ve yargılama aşamasında sanığın hukuki durumunun ve konumunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suçun ispatı açısından belirleyici nitelikte olması nedeniyle bu delilin elde edilişi, niteliği, kullanımı, hukukiliği konusunda yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında, taraflar huzurunda tartışılması, savunma argümanlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ankesörlü Telefon Kriterleri Emsal Karar
Konu hakkında Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararı aynen şu şekildedir:
“… Ek olarak, XXX tarihinden başlayıp YYY tarihine dek süren iki buçuk yılı aşkın süreç içerisinde sanığı sadece iki sabit hat yalnızca dört kere aramıştır. Söz konusu aramaların hiçbiri (0 saniye) değildir ve aranmalar mesai saatleri içerisindedir. Aranma ve görüşmelerin sıklığının azlığı, zamanlamaları, aranmalar arasındaki sürelerin epey uzun olması, dört görüşmenin her birinin de saniyelerce sürmesi yüksek yargı organının mevzubahis hususta aradığı ölçütlerden vareste şekilde sanığın lehine bulgulardır. Her ne kadar sanığı arayan iki adet sabit hattan aynı günlerde yukarıda belirtilen tanıklardan bir kısmının da ardışık arandığı bilirkişi raporunda belirtilmişse de; anılan bağlantıların Yargıtay 16.Ceza Dairesi tarafından belirlenen ankesörlü/sabit hatlardan ardışık aramalara ilişkin kriterlere uyduğu yönünde dosya kapsamında herhangi bir somut delile ulaşılamamıştır. Sanığın daha önce görev yaptığı yer il emniyet müdürlüklerine sanık hakkında beyan bulunup bulunmadığına ilişkin müzekkereye verilen cevabi yazıda sanık açısından bu yönde bir tespit bulunmadığının belirtildiği, havuz sorgusuna göre sanığın Fetö/Pdy silahlı terör örgütü ile bağını ortaya koyan bir delil bulunmadığı, UYAP örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık açısından esasa etkili delil mahiyetli bir veriye rastlanılmadığı, ülke çapında yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda dosyamız sanığı hakkında beyan ya da teşhiste bulunan kişi ya da kişiler olmadığı, sanığın alınan savunmasında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği ve söz konusu durumlar karşısında sanığın, Fetö/Pdy silahlı terör örgütünün askeri mahrem yapılanması kapsamında olduğunun ve bu kapsamda arandığının dosyada mevcut deliller kapsamında kesin ve net olarak tespit edilemediği, sanığı arayan kişinin kimliğinin de tespit edilemediği gibi sanığın tüm savunmaları ve aramalara ilişkin kriterler gözetildiğinde sanığın örgütsel saik ile aranıp aranmadığı konusunda şüphe oluştuğu, sanığın, örgüte insan kazandırma faaliyetlerinde veya maddi katkıda bulunduğuna, örgütün organizasyonlarına dahil olduğuna, örgütün gizli haberleşme programlarını kullandığına, askeri mahrem yapılanma içinde olduğuna, örgüt içerisinde görev üstlendiğine, kod adı kullandığına, örgüt amacını benimseyerek örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğuna ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk ettiğine, örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katıldığına, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerde bulunduğuna ilişkin hakkında tam vicdani kanaati oluşturacak bir delil veya tespit bulunmadığı, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” ilkesine göre kuşkudan sanığın yararlandırılması gerektiği, sanığın cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddiaların sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemeyeceği, ceza mahkûmiyetinin bir ihtimale değil kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemesi gerektiği, yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmanın ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına geleceği anlaşılmakla sanığın mahkumiyetine yeter nitelikte ve derecede delil bulunmadığından 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
Fetö Davalarında Ankesörlü Telefon Kriterleri Değerlendirme
FETÖ/PYD silahlı terör örgütlerinin “sohbet” olarak nitelendirdikleri örgütsel toplantıların işleyişini yürütebilmek amacıyla, kamuya açık market, büfe tarzı yerlerde ya da ücret karşılığı kullanılan ankesörlü/sabit hatları gizli yöntemlerle kullandıklarının tespiti açısından, başlangıç soruşturmasında soruşturma makamlarının 5271 sayılı CMK m.160/1’in verdiği yetkiye dayanarak yapılan araştırmaların hukuka aykırılığı bulunmadığının, CMK m.135/6 uyarınca telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi ve tespit edilebilmesi bakımından yapılan araştırmaların ve bu araştırmalar sonucunda elde edilen delillerin hukuka uygun kabul edileceğine ilişkin kanunun bu hükmü cevaz vermiştir.
Sabit hatların geçmişte günlük ve meşru amaçlarla herkes tarafından sıklıkla kullanıldığı, yıllar önce yapılan aramaları hatırlamaları mümkün olmayan şüpheli ve sanıkların bu belirsiz suçlamalar karşısında kendilerini savunamayacakları dikkate alınacak olursa arayan kişinin kim olduğunun ve hangi amaçla aradığının ve ayrıca arama içeriğinin tespit edilemediği sabit hat aramalarından hareketle soruşturma başlatılması ve ceza verilmesi hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Ceza yargılamasında herhangi bir kişiye herhangi bir cezanın verilmesi için suçun o kişi tarafından işlendiğinin hiçbir şüpheye yer verilmeyecek bir şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Suçun kişi tarafından işlenmiş olmasının çok yüksek bir ihtimal olması bile kişinin cezalandırılması için yeterli değildir. Bu durumda tesadüfün ve ihtimalin çok yüksek bir olasılık olduğu, arayanın ve arama içeriğinin tespit edilemediği, hatırlamasının mümkün olmaması nedeniyle arananın kendini savunamadığı sabit hat aramalarının kişi aleyhine değerlendirilmesi hukuka ve hakkaniyete uygun bir yaklaşım olmayıp ceza hukukunun temel ilkeleriyle de çelişmektedir.
Sabit hatlardan yapılan aramalar ancak kuvvetli suç şüphesini gösteren diğer delillerle birlikte değerlendirilebilir. Bu durumda bile yakın zamanlara kadar askerlik hizmetini ifa edenlerin cep telefonu kullanamadıkları ve komutanlarını sabit hatlardan arayabildikleri dikkate alınacak olursa istisnai durumlar haricinde ve diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi dışında sabit hatlardan yapılan aramalar şüpheli ya da sanık aleyhine değerlendirilmemelidir. Zira bir kişinin tesadüfen ardışık aranmış olması küçümsenecek bir ihtimal değildir ve belirsizliğin ve tesadüfün yüksek bir ihtimal olduğu durumlara dayanılarak ceza verilmesi şüphe üzerine ceza verilemeyeceğini öngöre temel ceza hukuku ilkelerine aykırıdır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 05.03.2020 tarihli, 2019/8370 E. ve 2020/1756 K. sayılı kararında;
“…FETÖ/PDY’nin bir iletişim aracı olarak ankesörlü/sabit hatlardan periyodik veya ardışık aramaların hukuki niteliği konusunda Dairemizin 13.11.2019 tarihli 2018/5526 – 2019/6842 sayılı kararında yapılan açıklamalarda da belirtildiği üzere, ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri çerçevesinde başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinde ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 20. maddesinde koruma altına alınmış olan özel hayata saygıya ve özel hayatın gizliliğine ilişkin hükümler ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının haberleşme hürriyetine ilişkin 22., suç ve cezalara ilişkin esasların düzenlendiği 38., milletlerarası antlaşmaları uygun bulmaya ilişkin 90. maddesi; Ceza Muhakemesi Kanunun iletişimin tespiti ve dinlenilmesi ile kayda alınmasına dair 135., bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevinin düzenlendiği 160., Cumhuriyet savcısının görev ve yetkilerinin düzenlendiği 161., delillerin ortaya konulması ve reddine dair 206., delillerin takdir yetkisine dair 217., hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlara dair 230., hukuka kesin aykırılık hallerine dair 289. maddeleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Khan/Birleşik Krallık, 12.05.2000, B.No:35394/97, &34; Bykov/Rusya, 10.03.2009, B.No:4378/02, & 90; Khodorkovskiy ve Lebedev/Rusya, 25.07.2013, B.No:11082/06, 13772/05, & 700; Leander/İsveç, 26.03.1987, B.No:9248/81, & 59; A. ve Diğerleri/Birleşik Krallık, 19.02.2009, B.No:3455/05, & 177 kararları ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yargılama konusu olayın açıklığa kavuşturulması ve maddi gerçeğin bulunabilmesi için ispat amacıyla kullanılan her araç delil olarak kabul edilir.
Bu manada esas olan, delilin keyfi ve açıkça dayanaktan yoksun olacak şekilde sanık aleyhine kullanılmaksızın, yargılamanın bir bütün olarak adil yapılmasıdır. Delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ulusal mahkemelerin takdirindedir. Bir devletin terörle mücadele etmek için önlem almadan önce, felaketin gelip çatmasını beklemesi mümkün değildir. Herkesin özel yaşamına saygı gösterilmesi hakkına sahip olmasına karşılık; terörle mücadele, terör saldırılarını engellemeye yardımcı olabilecek bilgilerin toplanması, terör şüphelilerinin yakalanıp yargılanması amacıyla özel gözetleme yöntemlerinin kullanması hukuka aykırı değildir.”
İfadelerine yer vermiştir.
Belirtmek gerekir ki, ardışık aramalarda aramaların kimler tarafından yapıldığının ve hangi sebeple yapıldığının tespit edilmesi “iddia edenin iddiasını ispat külfeti” açısından gereklidir. Aynı zamanda, ardışık aramalar durumunda “mahrem imam” olarak bilinen kişilerin kimler olduğunun tespit edilmesi, hangi öğrencileri veya hangi kişileri arayarak örgüt bünyesine çektikleri ve örgütün hangi icra faaliyetine katkı sağladıklarının da tespiti gereklidir. Çünkü mahrem imam olarak adlandırılan şahıs/şahıslar örgütün temel yapısının tespit edilip açığa çıkartılabilmeleri açısından önemli bir husustur.
Son olarak belirtmekte fayda olacağını düşündüğümüz bir diğer husus, ardışık aramalar “yegane delil” mahiyetinde olmamakla birlikte, FETÖ/DYP mensubiyeti açısından “belirleyici delil” niteliğindedir. Bu sebeple diğer yan ve tamamlayıcı delillerle birlikte belirleyici deliller desteklenmektedir. Bu durumda ByLock ile ardışık aramalar delil gücü bakımından birbirinden ayrılmıştır. ByLock yegane delil niteliği taşırken, ardışık aramalar da, bu aramaların tespit edilmesi mahkumiyet açısından yeterli olmayıp, diğer bu kaydı doğrulayan analizler, HTS kayıtları veya örgütle ilişkisi olduğunu ispatlayan tanıklarla birlikte yani genel olarak yan ve tamamlayıcı unsurların da belirleyici delilleri desteklemesi gerekmektedir. Ancak ByLock uygulamasının şahısların telefonlarında tespit edilmiş olması tek başına mahkumiyet için yeterli, yegane bir delildir.

“Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Ardışık Arama Kararı” başlıklı yazımıza konu karar; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeri yapılanmasına ilişkin genel bilgilere yer verildiği, askeri yapılanmanın örgütsel toplantı için kullandığı iletişim kurma yönteminin anlatıldığı, bu şekilde kurulan iletişimin özelliklerinden bahsedildiği (ardışık/periyodik/tekil), deşifre edilmeyi önlemek amacıyla kullanılan yöntemlerin ortaya koyulduğu, somut olayda sanığın başka askeri personelle ardışık arandığı, aramaların tümünün cevapsız çağrı olduğu, sanığın neden arandığına dair makul bir açıklama getiremediği, mahrem yapıda öğretmen olan H.D. isimli şahsın, sanığı teşhis ederek örgütsel toplantılara katıldığını söylediği, tüm bu nedenlerle sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olarak cezalandırılmasının hukuka uygun olduğu ifade edilmiştir.
ANKESÖRLÜ TELEFON VE ARDIŞIK ARAMAYA AİT İLGİLİ BERAAT KARARLARI
- KARAR – 1 : Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi E:2019/… K:2021/…
“…Bu arama kayıtlarında bakıldığında ; sanığın …, … ve …illerindeki sabit hatlardan arandığı, aramaların 2009-2014 yılları arasında genelde aynı günlerde birden fazla kez yapıldığı, gün arama sayısının az olduğu, aramaların periyodik nitelik arz etmediği, sanığın arandığı … ilinde görev yapmadığı, sanığın görev yaptığı …., …ve ….illerindeki sabit hatlardan aranma kaydının olmadığı, asker şahıslarla ardışık aranmadığı, dosyada mevcut aranmalar dışında başka delil bulunmadığı, sanığın 2015 yılı ve sonrasında aranmalarının olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi ‘nin örgüt üyeliği kriterini anlatan 2020/1947 esas 2020/3079 karar sayılı kararında;
….
Tüm bu sebeplerle; sanığın ankesör/sabit hatlardan aranmaları var ise de aramaların Yargıtay 16. CD nin yukarıda alıntılanan kriterlerine tam bir uyum göstermediği, arama tarihlerinde sanığın astsubay olduğu, periyodik nitelik arz etmeyen arama işlemleri akabinde sanığın örgütsel faaliyet yaptığı ve böylece örgüt hiyerarşisine girdiğine dair delil olmadığı, arama davranışlarından da bu sonucun kesin olarak çıkmadığı, arama davranışlarının daha çok örgüt ile bir şekilde teması olmuş kişileri örgüte kazandırma çalışmasına benzediği, zira aynı gün art arda 0 sn aramalarından sonra sanığın bazı aramalara ( …, …, …, … tarihlerinde) geri döndüğü, buna göre sanığın hiyerarşiye tam olarak girdiğine dair kesin nitelikte delil olmadığı, UYAP örgütlü suçlar bilgi bankasından yapılan sorgulamada da başkaca bir delil de elde edilemediği, silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için gerekli örgütle organik bağ kurulması ve süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunduğuna dair başkaca delil olmadığı, sonuç olarak sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetini gerektirir, her türlü şüpheden uzak mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı başkaca delil elde edilemediği, şüphenin sanık lehine düşünülmesi de gerektiğinden CMK’nın 223/2-e madde ve fıkrası gereğince beraatine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
- KARAR – 2 : Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi E:2019/… K:2021/…
“Sanık ….’in, …. 2011-2013 yılları arasında eğitim aldığı, mezun olduktan sonra 4 ay ….’da staj yaptığı, daha sonra 2 ay ….da staj gördüğü, …. ilçesine tayininin çıktığı, 2014 …ayıyla 2017 yılı ….ayları arasında burada görev yaptığı, ….ilinde 2017 Temmuz ayıyla 2019 Temmuz ayları arasında çalıştığı, 2019 Eylül ayında …Garnizonunda çalışmaya başladığı, 2020 yılı Haziran ayında çalışmaya devam ettiği, daha sonra açığa alındığı, sanık hakkında … numaralı GSM hattından …, …., …., …, …, …, …, …, …, …’la birlikte periyodik ve ardışık olarak arandığı iddiasıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçundan cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmış ise de sanığın … mezunu olduğu, periyodik ve ardışık arandığı iddia olunan şahısların rütbeleriyle sanığın rütbesinin uyumlu olmadığı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeri mahrem yapılanması içerisinde oluşturulan gruplara aynı rütbedeki şahıslar arasında oluşturulduğu, subaylar ile astsubayların uzman er ve erbaşların aynı grup içerisinde yer almadıkları, bu kapsamda sanığın rütbesiyle uyumlu herhangi bir aramanın tespit edilemediği, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeri mahrem yapılanması içerisinde örgütsel tabirle sohbet adı verilen gizli toplantılara katıldığına dair dosya kapsamında herhangi bir delilin elde edilemediği, bu kapsamda herhangi bir tanık beyanının da bulunmadığı anlaşılmakla; sanık hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gizli haberleşme ağı olan ByLock iddiasının olmadığı, Bank Asya’da hesabının bulunduğuna ve örgütsel talimatla hesap artırımında bulunduğuna ilişkin herhangi bir tespitin olmadığı, hakkında tanık beyanının bulunmadığı, örgütsel kapsamda yapılan sohbet adı verilen toplantılara katıldığına dair bir tespitin olmadığı, örgütle bağlantılı dernek ya da sendikalara üyeliğine dair ya da örgütün basın yayın organlarına aboneliğine dair herhangi bir tespitin dosya kapsamında olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanık …hakkında her ne kadar FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçundan cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmış ise de, terör örgütüne üye olmak örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade ettiği, suçun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması gerekir. Sanığın örgüt hiyerarşisi içerisinde yer aldığına ilişkin yeterli delil ve faaliyetlerinin de süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk düzeyinde bulunmadığı anlaşılmakla yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması sebebiyle CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine dair mahkememizde oluşan tam, tarafsız vicdani kanaat ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”
- KARAR – 3 : Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi E:2018/… K:2020/…
“Dosya arasında yer alan ve iddiaya temel oluşturan sanık hakkında hazırlanan HTS analizine ilişkin evrak, BTK’dan elde edilen HTS kayıtları ve mahkememizce aldırılan HTS bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, sanığın kullandığı … numaralı gsm hattının, …ilinde kurulu olan, … adına kayıtlı …, … adına kayıtlı …, … adına kayıtlı … numaralı, kamuya açık 3 farklı sabit telefon hattından … tarihleri olmak üzere toplamda … farklı tarihte arandığı görülmüştür. FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, askeri mahrem yapılanması içerisindeki iletişimi, tedbir amacı ile kamuya açık sabit hatlar üzerinden gerçekleştirmesine ilişkin açıklamalar kapsamında, astsubay olan sanığın, belirtildiği şekilde … ilinde kurulu kamuya açık sabit hatlardan aranması durumu, atılı suçlama kapsamında şüphe uyandırır nitelikte ise de ceza mahkumiyetinin her türlü şüpheden uzak, kesin delillere dayandırılması gerektiği, sanığın …. tarihinde … numaralı sabit hattan saat 16:29 da arandığında, aynı gün aynı sabit hattan saat 16:43 de … isimli asker şahıs da (Astsubay) aranmış ise de, sanığın … isimli şahısla aranması arasında görüleceği üzere yaklaşık 14 dakikalık zaman dilimi bulunduğu, HTS kayıtlarının incelenmesinde de sanığın aranmasından sonra, … isimli şahıs aranmadan saat 16:42 de … adına kayıtlı hattın da arandığı, emniyetin hazırladığı evrak içeriğinden, söz konusu şahsın asker şahıs olmadığının görüldüğü, aradaki zaman farkı ve arada başka bir şahsın da arandığı gözetildiğinde, sanığın … isimli asker şahıs ile peşi sıra olacak şekilde arka arkaya arandığının söylenemeyeceği, bu anlamda her iki asker şahsı arayan kişinin aynı kişi olduğunun her türlü şüpheden uzak bir şekilde söylenemeyeceği, ayrıca … isimli şahsın … doğumlu olması karşısında, bu şahsın sanığın kişisel durumu ile uyumlu olmadığı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin sabit hat aramalarına ilişkin olarak vermiş olduğu kararlarda yer alan kriterler de dikkate alındığında, sanığın asker şahıslar ile ardışık olarak arandığının tespit edilememesi karşısında, söz konusu sabit hatlardan gerçekleşen arama kayıtlarının, sanığın örgütün sabit hatlardan aranmak suretiyle gerçekleştirilen iletişim yöntemine dahil olduğunu her türlü şüpheden uzak şekilde ortaya koymaya elverişli olmadığı, öte yandan sanığın aşamalardaki savunmalarında, kendisini kardeşi …’ın sabit hatlardan aradığını beyan ettiği, dosyada tanık olarak dinlenen …’in de aynı kapsamda beyanlarda bulunduğu ve soruşturma aşamasında sanık gözaltındayken, kardeşi olan sanığı aradığını belirtiği sabit hatlara ilişkin yer gösterme işlemi yaptığı, …’in kardeşini aradığını tespit ettiği adresler arasında, sanığın arandığı belirtilen iddiaya konu … sabit hattın kurulu olduğu adresin de bulunduğu, ayrıca HTS bilirkişi raporunda da sanığın kullandığı gsm hattının … tarihinde, … adresinde bulunan … numaralı hattan saat 20:44 de arandığında, aynı gün tanık …’in adına kayıtlı … numaralı hattın da saat 20:44 de … adresinden baz sinyali aldığının belirtildiği, bu hususların sanığın kendisini kardeşinin aradığına ilişkin savunmalarını destekler nitelikte olduğu, dosya kapsamında sanığın örgüt hiyerarşisi içerisinde yer alarak örgütün faaliyetlerine katıldığına dair, sanık hakkında herhangi bir tanık beyanının ve teşhisinin bulunmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde, dosya içerisinde sanığın örgüt ile organik bağ kurduğunu, örgüt kapsamında süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluluk gerektiren eylemlerde bulunduğunu her türlü şüpheden uzak bir şekilde ispat etmeye elverişli delillerin bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan isnad edilen suçu işlediği konusunda, ceza hukukunun temel ilkelerinden olan “şüpheden sanık yararlanır” evrensel hukuk ilkesi gereği sanığın beraatine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
- KARAR – 4 : Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi 2019/… 2020/…
“Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde, … Cumhuriyet Başsavcılığınca Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne yönelik yapılan çalışmalar sonucunda, sanık … … öğrenci iken okulun kapatılması ile … geçiş yaptığı, 09/02/2014 ve 26/08/2014 tarihlerinde ardışık arama listesi içinde olduğu tespit edildiğinden bahisle Fetö/Pdy silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de;
Celp edilen HTS kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme sonucu tanzim edilen 10/01/2020 tarihli raporda; sanığın kullanımında olan … numaralı Gsm hattının BAZ kayıtları incelendiğinde; 01/01/2010 – 01/01/2018 tarihleri arasında sanığın kendi baz kayıtlarına göre 2, karşı baz kayıtlarına göre 4 adet iletişim kaydının bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Ayrıntısı bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; aslında aynı gün birden fazla gerçekleşen aramalar değerlendirildiğinde 2 günde meydana gelen aramalar olduğu; 09/02/2014 -pazar- saat: 18:46, 18:45; 26/08/2014 -salı- saat:18:58:37, 18:58:40.
09/02/2014’te gerçekleşen aramanın hafta sonu 18:45-18:46 saatleri arasında art arda gerçekleşmiş aramalar olduğu, 26/08/2014 tarihinde gerçekleşen aramanın hafta içi ve mesai saatleri dışında 18:58:37 -18:58:40 saatleri arasında art arda gerçekleşmiş aramalar olduğu,, bu kapsamda Yargıtay 16.CD’nin yerleşik içtihatları da dikkate alındığında, her ne kadar sanık 26/08/2014 günü başka bir askeri şahıs ile ardışık aranmış ise de 09/02/2014 tarihinde gerçekleşen 146 saniyelik görüşme ve 26/08/2014 günü gerçekleşen aramanın periyodikliğinden söz edilemeyeceği, sanığın aşamalarda alınan ve istikrar arzeden savunmalarında suçlamayı kabul etmediği, …’yı kazandığı yıl 2014 Ağustos ayında …. isimli tanımadığı bir şahsın gri renkli bir araçla evlerine geldiğini kendisine kalacak yer ayarlamak istediğini söylediğini babasının karayollarında yer ayarladığını söyleyerek teklifini kabul etmediğini, aramanın örgüte kazandırılmak için yapılan bir arama olabileceğini, kendisinin bu kişilerle görüşmeyi kabul etmediği yönündeki savunmasının aksinin de ispatlanamadığı, bu haliyle sanığın üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiği konusunda kuşku hasıl olduğu ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, bu ilkenin özünün, ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından taşıdığı önemden dolayı, gözönünde tutulması gereken herhangi bir meselede başgösteren kuşkunun, sanığın yararına değerlendirilmesi esasına dayandığı, oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kuralın, bir suçun işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanabileceği, şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar, sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemeyeceği, ceza mahkûmiyetinin bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmasının ve bu ispatın, teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemesinin gerektiği, yüksek de olsa bir varsayıma dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan maddi gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek olacağı hususlarının izahtan vareste olduğu, ceza yargılamasında mahkûmiyet kararının bir varsayıma değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanması halinde verilebileceği, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre de, sanığın atılı suçtan cezalandırılmasını gerektirir kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği kanaatine varılmakla, sanığın atılı suçtan beraatine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
- KARAR – 5 : Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi 2018/… 2020/…
“FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarının 15/07/2016 tarihindeki darbe girişiminden sonra örgüt mensuplarına yönelik yapılan soruşturmalar kapsamında sanık hakkında da soruşturma başlatıldığı, ..Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … tarihli … Esas numaralı iddianamesi ile mahkememize kamu davası açılmıştır. Sanığın … günü yakalanarak gözaltına alındığı … tarihinde tutuklandığı … tarihinde tahliye edildiği anlaşılmıştır.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü TEM şube tarafından hazırlanan havuz sorgu tutanağına göre FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu değerlendirilen kurum ve kuruluşlarda SGK kaydının bulunmadığı, dernek ve vakıf kaydının bulunmadığı ,örgüt liderinin talimatı sonrası BankAsya hesabında artış bulunanlar listesininde isminin geçmediği, bylock kaydının bulunmadığı, … iken KHK ile kamu görevinden çıkarıldığının tespit edildiği, Sanık hakkında düzenlenen HTS analiz raporunda sanığın adına kayıtlı … nolu GSM hattının … tarihleri arasında ankesörlü/sabit hatlardan … kez aranma kaydının bulunduğunun tespit edildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosya içerisine gönderilen evrak içeriğine göre sanığın Bylock isimli örgütün gizli haberleşme programı kullanıcı listesinde isminin geçmediğinin bildirildiği, Yine Sanığın dijital materyalleri üzerinde bilirkişi marifetiyle yapılan incelemede yargılamaya esas olabilecek herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, Mahkememizce sanıkla aynı gün aynı ankesörlü/sabit hattan arandığı tespit edilen … isimli şahıs tanık olarak dinlenmiş beyanında sanığı tanımadığını sadece daha önce kendisinin yargılandığı mahkemede tanık olarak dinlendiğini, kendisinin …’da görev yapmadığını …da görev yaptığını sanıkla aynı birlikte görev yapmadığını kendisinin muhabere sınıfında olduğunu sanığın herhangi bir örgütsel faaliyetini görmediğini beyan ettiği,
Yine Mahkememizce tanık olarak dinlenen … isimli şahıs beyanlarında 2013 yılında sanığın … çalışmaya başladığını … kapatılana kadar sanıkla birlikte aynı yerde çalıştıklarını sanığın herhangi bir örgütsel faaliyetini görmediğini, kendisi hakkında herhangi bir soruşturma olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde sanığın anlatımları ile dosya kapsamında elde edilen mevcut bilgiler dikkate alındığında, sanığın örgüte üyeliğini ortaya koyan hiyararşik yapılanma içindeki konumuna yada faaliyetlerine dair bir delil bulunmadığı gibi sanığın savunmasında belirtiği hususların dışında bir bilgi ve beyana ilişkin bir tanık anlatımının da olmadığı, bir başka deyişle sanığın örgütle hiyararşik ilişkisini ortaya koyacak aleyhine tanık veya itirafçı şüpheli/sanık beyanı bulunmadığı anlaşılmış olup bunun yanında yukarıda belirtildiği üzere yapılan tespitlerde sanığın … ilinde görev yaptığı dönemde … kez ankesörlü/ sabit hatlardan arandığı ancak sanığın çalışmış olduğu diğer illerde böyle bir tespitin bulunmadığı, sanığı arayan kişinin kim olduğu veya örgüt mensubu ise bu kişinin açık kimliği ve adres bilgilerinin tespit edilemediği, yine arama içeriklerinin ve arama sonrası sanık ile örgüt mensuplarının sohbet ve toplantı yaptıklarının da tespit edilemediği, bu doğrultuda tanık veya başkaca delil ve tespitin de bulunmadığı dosya kapsamına göre anlaşılmıştır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin içtihatları da gözetildiğinde, sanığın aramaların on beş gün , ayda veya iki ayda bir kez olmak üzere periyodik olmaması, arayan örgüt mensubunun askeri personeli aradıktan sonra tedbir amaçlı ilgisiz alakasız kişileri de ankesörle arayarak bu bütün içerisinde hedeflerin kaybolması için caba gösterildiğine ilişkin tespitin bulunmaması, yapılan aramaların mesai saatleri içinde de olması, sanığın kullandığı telefonu toplantı yerine götürmediği ve götürse de kapalı tuttuğuna ilişkin tespitin yapılmadığı, sanığın örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imamlar tarafından arandığı, hertürlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmediği, Tüm bu açıklamalar doğrultusunda ve dosya içerisindeki tüm belgeler ile Yargıtay 16. Ceza Dairesinin benzer dosyalardaki bozma kararlarının içeriği de dikkate alındığında; sanığın, terör örgütünün nihai amacından haberdar olduğunu, silahlı terör örgütü ile arasında organik bağ kurulduğunu, örgütünün kuruluş amaçlarını faaliyetlerini benimseyerek iradi olarak örgütün amacı, talimatları doğrultusunda ve hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluluk içeren faaliyeti bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmesi yolunda vicdani kanaat oluşmakla Mahkemece oy birliği ile karar verilerek aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.”
- KARAR – 6 : … Ağır Ceza Mahkemesi 2018/… 2018/…
“Dosya dışı tanık beyanlarında asker kişilerin sabit hatlardan aranmak sureti ile örgütsel toplantılara çağrıldığı yönünde bilgiler elde edilmiştir. Sanık farklı tarihlerde … kez ardışık şekilde diğer asker şahıslarla birlikte aranmasına karşın; bu görüşmelerde ne konuşulduğu, sanığın örgütsel toplantıya çağrılıp çağrılmadığı, eğer çağrıldı ise sanığın bu toplantıya katılıp katılmadığı, eğer sanık toplantıya katıldı ise toplantının örgütsel nitelikte olup olmadığı ve toplantıda neler konuşulduğu tespit edilememiştir. Sanığın terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde faaliyet yürüttüğüne herhangi bir bulgu elde edilememiş, sanik bylock gibi herhangi bir örgütsel nitelikte olan ve kendi iradesi ile kullanabileceği bir iletişim uygulamasını kullanmamış, terör örgütü ile iltisakı ve irtibatı tespit edilen herhangi bir dernek, vakıf, iş yeri ile bağı tespit edilememiştir. Sanık bankasyada terör örgütü elebaşısının çağrısına rağmen herhangi bir hesap açtırmamış yahut çağrı üzerine para yatırmamıştır.
Dolayısıyla sanığın örgüt mensubu olduğu değerlendirilen kişilerle ardışık aranması ve üniversite öğrenimi sırasında örgütün dini sohbetlerine katılmak şeklindeki eylemlerinin örgüt üyesi olduğunun kesin delili sayılamayacağı gibi örgüt üyesi olduğunu ispata yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında da değerlendirilemeyeceği gözetilerek sanığın yüklenen suçu işlediğini kabule elverişli dışında her türlü şüphe ve tereddütten uzak cezalandırmaya yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
- KARAR – 7 : … Ağır Ceza Mahkemesi 2020/… 2020/…
“Sonuç olarak; sadece tek bir ardışık arama, içeriği tespit edilemeyen HTS kayıtları ve üyesi olarak kabul edilmesi noktasında cezalandırılması için yeterli delil olmadığı; HTS analiz raporunda … ile sanık arasında bir irtibatının olmadığının belirtildiği, aynı zamanda … ‘in o tarihlerde … ilinde sanıktan farklı bir ilde görev yaptığının anlaşıldığı, sanığın yapının içerisinde bulunduğuna ve yapı içerisinde görev aldığına dair dosyaya herhangi bir delil yansımadığı; Yargıtay 16. C.D’nin 2018/5526 E. 2018/6842 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere ankesörlü hatlar ile mahrem imamlar tarafından aranıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde hukuka uygun delil kabul edileceği; kaldı ki örgüt üyeliği konusunda eylemlerde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk kriterlerinin aranması gerektiğine yönelik birçok Yargıtay içtihadının bulunduğu, somut olayda sanık açısından süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk unsurlarının gerçekleşmediği, dosya kapsamında mevcut delillere göre sanığın FETÖ örgütün hiyerarşisine etkin şekilde dahil olup örgütsel eyleminin tespit edildiğini gösterir herhangi maddi bir delile ulaşılamaması nedeniyle sanığın atılı suçu işlediği hususunda şüphe oluştuğu, bu şüphe karşısında sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinin kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı; sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmakla sanığın CMK 223/2-e maddesi gereğince atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Peki ya ardışık aramaya yönelik mahkumiyet hükmü verildiği durumların püf noktası nedir ?
.Her ne kadar sanık …’ın aşamalarda söz konusu arama kayıtlarını kabul etmediğine ilişkin savunmalarda bulunduğu anlaşılmış ise de, belirtilen arama kayıtlarından da anlaşılacağı üzere sanığın belirtilen tarihlerde periyodiklik ve süreklilik arz edecek şekilde birden fazla ve farklı ankesörlü-sabit hattan arandığı, arama kayıtlarında sanıkla rütbe uyumu gösteren yukarıda belirtilen astsubaylarla ardışık arama kayıtlarının da bulunduğu, ayrıntılarıyla belirtildiği şekliyle TSK içerisinde görev yapan örgüt mensubu asker şahısların ve yine örgüt mensubu askeri öğrencilerin kendileriyle örgütsel manada ilgilenen mahrem imamlarla tedbir maksadıyla belirtilen ankesörlü ve sabit hatlar aracılığıyla iletişim kurdukları, genel olarak mahrem imamın örgüt mensubu asker şahsı ve askeri öğrenciyi aradığı, asker şahsın bağlı olduğu mahrem imamı arama hususunun ise nadiren görüldüğü, mahrem imamların kendi sorumlulukları altında bulunan mahrem hizmetler sınıfına mensup askerlerle ve askeri öğrencilerle bu şekilde irtibata geçerek hem deşifre olmayı engelleme amacı güttükleri, hem sorumlulukları altında olan asker şahısların örgütsel takibini yapmak suretiyle örgütten kopmalarını engellemeye çalıştıkları ve hem de gerçekleştirilecek örgütsel toplantı ve faaliyetlerin aksamadan ve devamlı şekilde yapılmasını sağlamaya çalıştıklarının açıkça anlaşıldığı, sanığın da bu şekilde mahrem hizmetler sınıfına tabi olacak şekilde belirtilen tarih ve zaman dilimlerinde birden fazla farklı numara tarafından örgütsel maksatla arandığı, arama kayıtlarında ardışık ve periyodik arama kayıtlarının da bulunduğu, böylece sanıkla beraber aynı mahrem imama bağlı olan başka asker şahısların da ardışık olarak aranarak kapalı hücre yapılanması içerisinde örgütsel faaliyetlerin örgütün olmazsa olmaz prensibi olan gizlilik düsturu gözetilerek devamının sağlandığının net bir şekilde anlaşıldığı,…”
13/10/2022 tarihli mahkumiyet kararının gerekçesi böyledir.
Ardışık Arama , Kesin Delil Midir?
Yargıtay Bylock kullanımını “kesin delil” olarak kabul etmektedir. Fakat ardışık arama için aynı tasnif söz konusu değildir. Ardışık arama, yan delillerle birlikte desteklendiği müddetçe “belirleyici delil” olarak kabul edilebilecektir. Zira bir şahsın herhangi bir zamanda sabit hattan aranması olasıdır. Her türlü aramanın bu sınıflandırma içinde bulunması hukuka aykırılık sonucunu doğuracaktır. Ceza yargılamasında ise yukarıda saydığımız koşulların oluşması ve örgüt üyeliğini işaret etmesi halinde şüphe doğacak ve suçun oluştuğunun kanıtlanması için yargılama faaliyetine geçilebilecektir.
Ankesör Dosyalarında ATAÇ Raporu Nedir?
Ankesör telefon aramaları nedeniyle yapılan soruşturmalar ve açılan davalarda ATAÇ raporu şeklinde bir rapor istenebilmektedir ve istenilen bu rapora göre yargılamalar şekillendirilmektedir. Peki bu ATAÇ Raporu olarak bahsedilen rapor ya da raporlar ne anlama gelmektedir ?
ATAÇ adı altında soruşturma kapsamında sorgulanan kişinin Türkiye genelinde dahil edilen ankesör/büfe/sabit telefonlardan aranmasını, ardışığında arananları gösterir bir program geliştirilmiştir. Bu programda Nisan 2022 itibariyle ankesör/büfe/sabit hat analiz havuzuna 18.287 hat dahil edilerek Türkiye genelindeki tüm ankesör/büfe/sabit telefonlardan belirlenen kriterler çerçevesinde kullanılan telefon numarasının kime ait olduğu, kimin tarafından kullanıldığı ve ardışık, periyodik, şifreli arama gibi tablolandırmalar yapılmaktadır.
Sadece ATAÇ Raporuna dayanılarak mahkumiyet kararı verilebilmekte midir?
ATAÇ raporu bir bilirkişi raporu olmayıp, programlama şeklinde bir kolluk tespiti olduğundan içeriğindeki veriler kesin delil mahiyetinde değildir. Bununla birlikte alınan bilirkişi raporları çerçevesinde, Yargıtay’ın belirlemiş olduğu kriterlerin mevcut ve mahkemenin kanaatinin bu yönde olması halinde ne yazık ki yalnızca arama kayıtlarına dayanarak mahkumiyet hükmü verilebilmektedir. Arama kayıtlarının içeriği ve bazen arama yapan kişilerin net tespit edilemediği durumlarda verilen mahkumiyet kararları hukuk sistemi açısından noksan kalmaktadır.
Örnek bir ATAÇ raporu ise şu şekildedir ;

Fetö/Pdy Örgüt Üyeliğinde Etkin Pişmanlık
Fetö davalarında etkin pişmanlık hususu TCK madde 221 de düzenlenmiştir. Kanun metni etkin pişmanlık konusunda ikili ayrım yapmaktadır.
Eğer kişi hakkında halihazırda bir soruşturma yokken ya da soruşturmaya veya kovuşturma olmasına rağmen henüz haberi mevcut değilken kişinin kendisinin gidip adli makamlara teslim olması ve örgüt hakkında esaslı bilgiler vermesi durumunda hakkında cezaya hükmolunmaz.
Kişi hakkında Fetö/Pdy üyeliği suçundan soruşturma başladıktan, kişi ifadeye çağırıldıktan, yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra örgüt hakkında işe yarar esaslı bilgi vermesi durumunda mahkemece verilecek ceza 1/3 den 3/4 e kadar indirilir.
Mahkeme süreçleri ne kadar sürmektedir ?
Ortalama olarak mevcut devam eden davalar değerlendirildiğinde dava açıldığı andan itibaren ilk derece mahkemesi 1-1,5 yıl, istinaf süreci 1-1,5 yıl, Yargıtay süreci ise 3-4 olmak üzere toplam sürenin yaklaşık 5-7 yıl civarlarında sürdüğü gözlemlenmektedir.
1 Comment