Ülkemizde maalesef tutuklama tedbir olmaktan, istisnai hallerde başvurulan bir uygulama olmaktan çok genel olarak mahkemelerin başvurduğu bir ceza haline gelmiştir. Bu anlamda tutuklanan şahısların masumiyet karinesi göz ardı edilmekte ve toplumda suçlu gibi bakılmaktadır. Tabi tutuklama ile beraber dosyanın gizli olması veya mahkemelerde duruşma aralarının uzaması nedeniyle makul süre aşılmakta ve tutuklu kalınan süre epey uzamaktadır. Bu durumda içeride tutuklu olan kişi ve yakınları büyük problemlerle karşılaşmaktadır.
Kişi hürriyeti ve güvenliği – Anayasa m.19: Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir. Hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.
TUTUKLAMA NEDİR ? NEDEN TUTUKLMAYA BAŞVURULUR ?
Şüphelinin ya da sanığın kaçmaması ve delillerin korunması amacı ile geçici olarak başvurulan koruma tedbirine tutuklama denir. Tutuklama nedenleri, tutuklamaya itiraz (cmk m.100) kanun kapsamında belirlenmiştir. Soruşturma ya da kovuşturmada tutuklama kararını veren hakimdir, cumhuriyet savcılığının sadece belli şartların gerçekleşmesi halinde yakalama kararı çıkartma yetkisi vardır. Soruşturma aşamasındayken tutuklama kararını sulh ceza hakimliği çıkarırken kovuşturma aşamasında kararı ceza davasının açıldığı mahkeme verir. Somut bir olayda tutuklama nedenleri olsa da adli kontrol kararı alınarak tutuklama tedbirine başvurulmaz.
Tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez” denilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanununun “Tutuklama nedenleri” başlığını taşıyan 100. Maddesinde, tutuklama kararı verilebilmesini; şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varlığına, şüphelinin delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ile tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe bulunması koşullarına bağlamıştır.
Tutuklama kararı verilirken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinde belirtilen şartlara uyulmalıdır. AİHS 5. maddesinin 1. fıkrasına göre; suç işleme şüphesi, suçun işlenmesinin önlenmesi veya kaçmayı önleme dışında kalan bir amaçla yakalama ve tutuklama yoluna gidilmesini engellemiştir. Tutuklama, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını kısıtladığından AİHS ile devletlerin bireylerin özgürlüklerine keyfi müdahale edilmesini önlemek amaçlanmıştır.
Tutuklama kesinlikle bir cezalandırma işlemi olmayıp sadece önleyici bir tedbirdir. Zira masumiyet karinesi gereğince yakalanan kişi halen ŞÜPHELİDİR. Yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde kullanılan bir koruma tedbiridir. Bu nedenle tutuklama kararı maddi gerçeğe ulaşmada kullanılan bir vasıtadır. Tutukluluğa karar verilebilmesi için CMK 100.madde hükmünde düzenlenen koşulların tamamının aynı anda bulunması gerekir. Bunun yanında tutukluluğun orantılı olması gerekir. Tutuklama yerine bir başka ceza muhakemesi önlemi ile amaca ulaşılabilecekse tutuklamaya karar verilemez. Tutuklama uygulanması gereken en son tedbirdir. CMK m.109’da düzenlenmiş olan adli kontrol kurumunun tutuklamaya göre öncelikle uygulanması gerekmektedir. Somut Olayda tutuklamayı gerektirir bir sebep yoksa tutuklama hukuka aykırı hale gelecektir. Şöyle ki bir hırsızlık suçunun şüphelisi olarak gözaltına alınan A kişisi ile aracında düzenek içinde 10 kilogram metemfetamin bulunan B kişisinin tutuklanma ihtimalleri ve gerekleri apayrı olacaktır. Her somut olayın özelliğine göre tüm bu sayıla şartların bir arada bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekecektir.
Ayrıca CMK m.100/2 hükmü gereği tutuklama kararında mutlaka gerekçe gösterilmesi gerekir. Tutuklamayı yapan sulh ceza mahkemesi tutuklama gerekçesi olarak gördüğü sebepleri kararında belirtmelidir. Mahkemenin verdiği tutuklama kararının gerekçesinde adlî kontrol uygulamasının hangi sebeple yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî gerekçeler açıklanarak tutuklamaya ilişkin karar verilmesi gerekir. (CMK m.101/1) Mahkeme kararlarının gerekçeli olması Anayasa tarafından da güvence altına alınarak 141.madde hükmü ile “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olmak zorundadır.” Şeklinde belirtilmiştir. Mahkemece gerekçesiz karar verilmesi, AİHS madde 6 ve Anayasa madde 36 ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlaline yol açacaktır.
Tutuklama Kararını Kim Verir?
Tutuklamaya,
- Soruşturma evresinde savcının talebi doğrultusunda sulh ceza hakimi,
- Kovuşturma evresinde ise savcının talebi üzerine mahkeme veya mahkeme kendiliğinden karar verebilir.
Cumhuriyet savcısının tutuklama kararı verme yetkisi yoktur. Sanık ya da şüphelinin suçu işlediği, işlenmesine iştirak ettiği ya da teşebbüs ettiği konusunda kuvvetli şüphe varsa hakim, huzurda bulunan şüpheli ya sanık hakkında tutuklama nedenlerinden en az birinin bulunması ve adli kontrol tedbirlerinin kişi hakkında yetersiz kalması durumunda tutuklama kararı verebilecektir. Tutuklama nedenlerinden birinin bulunmaması ve buna rağmen tutuklama kararı ya da tutukluluğun devamına ilişkin karar verilmesi durumunda sanık ya da şüphelinin tazminat davası açması mümkündür. Şüpheli veya sanığın tutuklama istemiyle mahkeme huzuruna çıkartılması durumunda bir müdafi yani ceza davasında avukat ile temsili bazı durumlarda zorunludur. Bununla beraber kişinin avukatı yoksa baro tarafından kendisine bir müdafi atanır.
Tutukluluk Süresi En Fazla Ne Kadar Olabilir?
Soruşturma evresinde; tutuklu kalma süresi, asliye ceza mahkemesinin görevine giren işlerde 6 ay, ağır cezanın görevine giren işlerde ise 1 yılı geçemez. Özel olarak düzenlenen bir diğer husus da Terörle Mücadele Kanunu’na giren suçlarda ve toplu olarak işlenen suçlarda bu süre 1 yıl 6 aydır ve bu süre gerekçesi gösterilmek suretiyle 6 ay daha uzatılabilir.(CMK m. 102)
Kovuşturma evresinde ise tutukluluk süreleri soruşturma evresinden daha uzundur; asliye ceza mahkemesinde en fazla 1 yıl (zorunlu hallerde 6 ay daha uzatılabilir), ağır ceza mahkemesinde ise bu süre 2 yıldır (zorunluluk halinde 3 yıl daha uzatılabilir).(CMK m 102) Yine soruşturma evresinde olduğu gibi kovuşturma evresinde de Terörle Mücadele Kanunu kapsamında bir suç söz konusuysa bu süre en fazla 7 yıl olabilir. Tutuklamanın hukuki mahiyeti düşünüldüğünde sürelerin böylesi uzun olması Türkiye’nin AİHM kararlarında çok fazla mahkûmiyet almasına sebep olmuştur.
KATOLOG SUÇLARDA TUTUKLAMA KARARI
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. Maddesinin 3. Fıkrasında listelenmiş olarak belirtilen suçlara katalog suçlar denir. Katalog suçlarda tutuklama nedenlerinin var olduğu karinesi işlemektedir. Buna göre, katalog suçlarda delillerin karartılması veya kaçma, saklanma ihtimalinin var olduğu kabul edilir. Ancak buna rağmen tutuklanan kişinin söz konusu suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe barındıran olayları açıklama yükümlülüğü devam etmektedir. 08.07.2021 tarihinde Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklikle doktrindeki bu görüş pekiştirilmiş ve katalog suçlarda da tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesine dayanan somut delilin varlığı aranmıştır.
CMK m.100/3 hükmünde düzenlenen katalog suçlar şu şekildedir:
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar
2. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti
3. Kasten öldürme
4. Silahla işlenmiş kasten yaralama (TCK madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama
5. İşkence
6. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, TCK madde 102),
7. Çocukların cinsel istismarı
8. Hırsızlık ve yağma
9. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
10. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, TCK madde 220),
11. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
12. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (TCK madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315)
Her ne kadar katalog suçlarda tutuklama sebeplerinin karine olarak var olduğu kabul edilebilecekse de CMK m.100/3 hükmünde belirtilen katalog suçlardan olsa dahi mahkemece kişinin kaçmayacağı veya delilleri karartmayacağı kanaatine varılırsa tutuklama kararı yerine diğer koruma tedbirlerin uygulanmasına karar verebilir. Burada Sulh Ceza Hakiminin Takdir Yetkisi çok geniştir. Çoğu zaman uygulamada katalog suç mevcut ise başkaca delil aranmaksızın tutuklama kararı verilmektedir.
Tutuklama Yasağı Nedir?
Bazı suçlar ve cezalar açısından olayın mahiyeti ne olursa olsun tutuklama yasağı vardır.
- Yalnızca adli para cezaso yaptırım olarak düzenlenen suçlarda tutuklama yasağı vardır.
- Kanundaki cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama yasağı vardır.
- Vücut dokunulmazlığına karşı suçlarda; yani Eziyet Suçu Kasten Adam Yaralama Suçu İnsan Üzerinde Deney Yapma Suçu Organ veya Doku Ticareti Suçu İşkence Suçu ve Cezası , Taksirle Adam Yaralama Suçu
vs. ceza alt veya üst sınırı ne olursa olsun, tutuklama yasağı uygulanamaz.
Tutuklama Kararına Kimler İtiraz Edebilir?
Tutuklamaya itiraz, esas olarak tutuklanan kişiye, yani şüpheli veya sanığa ait bir haktır. Şüpheli veya sanık dışında şu kişilerin de tutuklamaya itiraz hakkı vardır:
- Tutuklamaya itiraz başvurusu, tutuklanan şüpheli veya sanığın avukatı tarafından da yapılabilir (CMK md. 261).
- Tutuklanan kişinin yasal temsilcisi (babası, annesi veya varsa başka yasal temsilcisi) de tutuklama kararına itiraz edebilir (CMK md. 262/1).
- Tutuklunun eşi de tutuklama kararına itiraz edebilir (CMK md. 262/1).
Tutukluluğun İncelenmesi
CMK Madde 108
- Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir.
- Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
- Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re’sen karar verir.
Tutuklamaya İtiraz Nedir?
- Tutuklama kararı sulh ceza hakimi veya mahkeme tarafından verilebilen bir karar olduğundan ötürü denetime tabidir ve buna itiraz etmek mümkündür. Bu yola tutukluluğa veya tutuklamaya itiraz denilmektedir.
- Tutuklamaya itiraz, belirli sürelere ve usuli işlemlere tabidir.
Tutukluluğun Devamına İtiraz → Tutukluluk kararı belirli aralıklarla denetlenmektedir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz tutukluluk halleri ve nedenleri, her duruşmada yeniden olaya uygulanarak söz konusu olup olmadığı denetlenmelidir. Tutukluluğun devamına karar verilirken hakimin yeniden bu denetlemeyi yapması gerekir. Bununla beraber hakim veya mahkeme tutukluluğun devamına karar verirse, Ceza Muhakemesi Kanunu m.101/5 hükmü gereğince bu devam kararına karşı itiraz yoluna başvurmak da mümkündür. Uygulamada tutukluluğun devamı kararında gösterilen gerekçelerin yetersiz olması veya yeniden delil değerlendirmesi yapılmadığı durumu görülmekte ve böyle durumlarda tutukluluğun devamı kararına itiraz işlemi olumlu sonuçlanabilmektedir.
- Tutuklu kişi soruşturma veya kovuşturmanın herhangi bir aşamasında tahliyesini talep edebilir. Tutuklu kişi en geç 30’ar günlük süreler içinde verilecek kararı beklemeden, tutuklama devam ederken herhangi bir zamanda tutukluluk durumunun incelenmesini, ilgili hâkimden isteyebilir. Uygulamada bu isteme tahliye talebi denmektedir. Mahkeme/hakim tahliye talebi üzerine 3 gün içerisinde bir karar verir. CMK madde 104 hükmüne göre mahkemenin vermiş olduğu ret kararlarına itiraz edilebilir. Örneğin Uyuşturucu ticareti suçundan tutuklu bulunan A , soruşturmada tahliyesini talep edebilir. Tahliye istemi üzerine sulh ceza hakimi iki türlü karar verebilir. Hâkim A’nın ya tahliyesine ya da tutuklamanın devamına karar verir. Eğer hakim tutukluluğun devamına karar verirse A tutuklamanın devamına dair karara 7 gün içinde nöbetçi asliye ceza mahkemesine itiraz edebilecektir. Yine burada tutuklama, tutuklamanın devamı veya tahliye isteminin reddi kararı verirken bu kararı kanunda gösterilen biçimde gerekçelendirmek zorundadır. Bu gerekçeler yoksa tutuklamaya veya devamına karar verilemez.
Tutuksuzluğa İtiraz → Hakim veya mahkeme, savcının tutuklama istemini en baştan reddedebilir veya tutuklu bulunan kişiyi serbest bırakabilir. İşte bu durumda Cumhuriyet savcısı tutuksuzluğa itiraz edebilir. Savcının tutuklama ile ilgili hakim kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurma imkanı olsa da bu imkan ancak savcının temsil ettiği iddia makamının hukuki çıkarı olması durumunda kullanılabilir. Yani savcı kendi görüşü yönünde verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidemez. Savcı tutuklama istemiş ve mahkeme tutuklama kararı vermişse savcı itiraz edemez. Ama kovuşturma aşamasında örneğin hakim tutukluyu serbest bırakmış ise savcı bu karara karşı itiraz kanun yoluna başvurarak yeniden tutukluluk temin edebilir.
Tutuklamaya İtiraz Süresi Nedir ? Nasıl Hesaplanır ?
Ceza Muhakemesi Kanununda tutuklama kararına itiraz, 7 günlük süreye tabi kılınmıştır.
Tutuklamaya İtiraz Süresi Ne Zaman Başlar → Tutuklamaya itiraz süresi olan 7 günlük sürenin başlangıcı tutuklamayı takip eden ertesi gündür. 07.08.2019 Tarihinde Bursa 2. Sulh ceza Hakimliği tarafından tutuklama kararı verilen A kişisinin itiraz süresi 08.08.2019 tarihinde başlayacaktır 14.08.2019 tarihinde sona erecektir.
Bu 7 Günlük Süre Kaçırılırsa Ne Yapılabilir ?
Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında hukuken mahkemeye tahliye edilmesi yönünde talepte bulunabilir bunun detaylarını yukarıda izah ettik . Bu talep sonucunda iki ihtimal yani tahliye ya da tutukluluğun devamına karar verilecektir. Somut olayda tutukluluğun devamına karar verilirse burada yine “itiraz” etmek mümkün olacaktır.
Tutuklamaya İtiraz Nasıl Yapılır?
Tutuklamaya itiraz sözlü olarak veya yazılı olarak yapılabilir. Uygulamada baştaki tutuklama kararına veya tutukluluğun devamı kararlarına karşı yazılı olarak itiraz yapıldığı görülmektedir.
Soruşturma Aşamasında Savcılık Adli Kontrol Ettiği takdirde Hakim Tutuklama Verebilir mi ?
Soruşturma aşamasında savcı adli kontrol talep ettiyse hakim tutuklama kararı veremez.
Soruşturma Aşamasında Tutuklamaya İtiraz Nasıl olmaktadır ?
Soruşturma aşamasında tutuklama ve tutukluluğun devamı kararlarını verecek olan makam sulh ceza hakimidir. Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, sulh ceza hakiminden tutuklama talep edebileceği gibi adli kontrol de talep edebilir. Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı kendi başına tutukluluğu sona erdirebilir.
Cumhuriyet Savcısının Tutukluluğa Son Vermesi Ceza Muhakemesi Kanunu m. 103
Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır. Uygulamada Soruşturma aşamasında savcılığın resen serbest bıraktığı örneklere rastlamak çok mümkün değildir.
Kovuşturma Aşamasında Tutuklamaya İtiraz
Bu evrede de itiraz mahkemeye yöneltilecektir. Yukarıda ayrıntılı olarak bahsettiğimiz üzere kovuşturma aşamasında her duruşmada tutukluluğa ilişkin şartların devam edip etmediği denetlenecek ve ayrıca en geç 30’ar günlük sürelerle bu denetleme yapılacaktır.