Kadastro Öncesi Muris Muvazaası

Kadastro İşlemleri, Sınır Belirleme ve Tapu Sicili Bağlantısı

1. Kadastro Nedir?

Kadastro, en yalın tanımıyla, taşınmazların mülkiyet sınırlarının belirlenmesi işlemidir. Bu işlem; taşınmazın yerinin, yüzölçümünün, malikinin ve diğer ayni haklarının resmi olarak harita ve tutanaklarla tespit edilip tapu siciline işlenmesini sağlar.

Kadastro işlemleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu çerçevesinde yürütülür ve hem özel mülkiyetin korunması hem de devletin taşınmaz envanterinin düzenlenmesi açısından temel bir hukuki altyapı oluşturur.


2. Türk Medeni Kanunu Kapsamında Mülkiyet ve Sınırlar

Türk Medeni Kanunu’nun 718. maddesi uyarınca, arazinin mülkiyeti, üstündeki yapılar ve doğal eklentileriyle birlikte taşınmaz malikine aittir. Bu hüküm, kadastro yapılmamış taşınmazlar için mülkiyetin sınırlarını doğrudan doğa koşulları ve fiili kullanım üzerinden belirler.

Kadastro yapılmış taşınmazlarda ise sınırın belirlenmesinde esas olan kadastro planıdır. Ancak bu plandaki sınır her zaman doğru ve kesin olmayabilir.


3. Kadastro Planı Karinesi ve Sınır Hataları

TMK m. 719‘a göre, bir taşınmazın sınırlarının belirlenmesinde kadastro planı karine olarak kabul edilir. Bunun temel nedeni, arazideki sınır işaretlerinin zaman içinde:

  • Doğal nedenlerle (erozyon, heyelan, su taşkını vs.),
  • Kasten yer değiştirme ile

değiştirilebilecek olmasıdır.

Bu yüzden kadastro planı, sınırın belirlenmesinde öncelikli delil niteliği taşır. Ancak planın hatalı olduğu iddiası varsa, malik itiraz ve dava yoluna gidebilir.


4. Tapu Siciline Güven ve Tescil Düzeltme Talepleri

Tapu sicili, Türkiye’de taşınmaz mülkiyetinin resmi dayanağıdır. Ancak zaman zaman kadastro hataları nedeniyle sicilde kayıtlı sınır ile gerçek sınır arasında uyuşmazlık çıkabilir.

Bu durumda taşınmaz maliki:

  • Sınırın yanlış tespit edildiğini ileri sürebilir,
  • Fiili kullanımı ve mülkiyet hakkını ispatlayan belgeler sunabilir,
  • Karşı malik rıza göstermezse, Türk Medeni Kanunu m. 1025 uyarınca tescilin düzeltilmesi davası açabilir.

5. Bursa Örneği – Nilüfer İlçesi

📌 Örnek Olay:

Nilüfer ilçesi Üçevler Mahallesi’nde bulunan 3.000 m² yüzölçümündeki bir arsa, 1998 yılında yapılan kadastro tespiti ile tapuya tescil edilmiştir. Ancak komşu parsel sahibi olan malikin iddiasına göre, kadastro sınırı yanlış çizilmiş ve arsanın 200 m²’si fiilen kendi kullanımında olmasına rağmen diğer parselin içine dâhil edilmiştir.

Taraflar arası uzlaşma sağlanamayınca malik, Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tescilin düzeltilmesi talebiyle dava açmıştır. Dava sürecinde bilirkişi raporları ve eski zilyetlik kayıtları dikkate alınmış; mahkeme, kadastro planının hatalı olduğuna kanaat getirerek ilgili sınırın yeniden düzenlenmesine ve tapu sicilinin buna uygun düzeltilmesine karar vermiştir.

Kadastro Öncesi Muris Muvazaasında Hukuki Süreç ve Yargıtay Yaklaşımı

1. Giriş: Muris Muvazaasının Tanımı ve Kapsamı

Miras bırakan kişinin (murisin), gerçekte bağış amacıyla yaptığı taşınmaz devrini satış gibi göstererek saklı paylı mirasçılardan mal kaçırması durumuna muris muvazaası denir. Bu tür işlemler, mirasçıların haklarını ihlal ettiği için, tapu iptal ve tescil davası yoluyla iptal ettirilebilir.

Muris muvazaasına dayalı davalar kural olarak herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Ancak bu ilkenin bir istisnası kadastro işlemleri nedeniyle ortaya çıkar.


2. Kadastro Öncesi Muris Muvazaasında Süre Sınırlaması

Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince, kadastro tespit tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde dava açılmaması halinde, kadastrodan önceki sebeplere dayanarak dava açılması mümkün değildir.

Bu durumda, murisin kadastrodan önce yaptığı muvazaalı devir işlemleri için dava açılması, kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren hak düşürücü 10 yıllık sürenin geçmemiş olmasına bağlıdır.

📌 Bursa Örneği:

Osmangazi ilçesine bağlı Demirtaş Mahallesi’nde kadastro tespiti 2009 yılında tamamlanan bir taşınmazla ilgili olarak, 2022 yılında açılan muris muvazaası davası, 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolması gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkeme, tapu kaydının kadastro tespitinden kaynaklandığını ve muris muvazaasına ilişkin iddiaların artık ileri sürülemeyeceğini belirtmiştir.


3. Yargıtay’ın 2011 Öncesi Tutumu

2011 yılından önce Yargıtay, kadastrodan önce yapılan taşınmaz devirlerini, taşınmaz tapusuz olduğu için taşınır hükmünde saymaktaydı. Bu sebeple, muris muvazaası iddiasının tapu iptal ve tescil davasına konu olamayacağını kabul ediyordu.

🔎 İçtihat Örneği:

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2011/611 E., 2010/13344 K., 24.01.2011

“Tapusuz taşınmazlar menkul niteliğinde olduğundan, bu taşınmazlar üzerindeki tasarruflar şekle tabi değildir. Dolayısıyla, murisin ölmeden önce yaptığı devir muvazaalı olsa bile, tapu iptali istenemez.”


4. Yargıtay’ın 2011 Sonrası İçtihat Değişikliği

2011 sonrası içtihatlarında Yargıtay, daha esnek bir yaklaşım benimseyerek iki temel ihtimali dikkate almıştır:

  1. Murisin Kadastrodan Önce Ölmesi
    • Bu durumda, muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası, kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır.
    • Devir işlemi kadastro memuruna beyanla yapılmamış olmalıdır.
  2. Murisin Kadastrodan Sonra Ölmesi
    • Kadastro tespiti sonrası yapılan muvazaalı işlemlere karşı her zaman dava açılabilir, çünkü artık tapulu taşınmaz söz konusudur.

🔎 Yargıtay 1. HD, 2010/10748 E., 2011/2170 K.

“Muris kadastro teknisyeni huzurunda taşınmazı oğullarına bağışladığından, bu temlik için 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Ancak tenkis hükümleri çerçevesinde dava açılabilir.”


5. Tenkis Davası Alternatifi

Eğer tapu iptal ve tescil davası hak düşürücü süreden ötürü açılama durumunda ise, saklı pay ihlali gerekçesiyle tenkis davası açılabilir. Bu dava, saklı pay sahibi mirasçının hakkının zedelendiği her durumda uygulanabilir.

📌 Bursa Örneği:

Nilüfer ilçesi Hasanağa Mahallesi’nde murisin kadastrodan önce kızına yaptığı bağış, diğer mirasçılar tarafından 9 yıl sonra öğrenilmiş ve açılan tapu iptal davası reddedilmiştir. Ancak aynı olayla ilgili olarak açılan tenkis davasında, saklı payın ihlal edildiği kabul edilerek kız adına yapılan bağışa kısmen müdahale edilmiştir.


6. Sonuç ve Değerlendirme

Kadastro öncesi muris muvazaası iddiaları, zamanaşımı süresine tabi olmamakla birlikte, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre ile sınırlandırılmıştır. Bu nedenle;

  • Murisin kadastrodan sonra ölmesi halinde muris muvazaasına dayalı her türlü tapu iptal davası açılabilir.
  • Murisin kadastrodan önce ölmesi halinde ise dava yalnızca 10 yıl içinde açılmışsa kabul edilebilir.
  • Kadastro memuruna beyanla yapılan temlikler ise zaten geçerli sayılır.

Murisin Kadastro Tespitinden Sonra Ölmesi Halinde Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptal Davaları

1. Genel Bakış

Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları, mirasçıların miras haklarını koruma amacıyla açtığı, sıklıkla karşılaşılan davalardandır. Bu davaların kaderi, murisin ölüm tarihine ve kadastro tespiti ile ölüm arasındaki zamana göre değişebilmektedir.

Eğer muris, kadastro tespitinden sonra vefat etmişse, mirasçıların açacağı muris muvazaası davası, herhangi bir süre kısıtlamasına tabi değildir. Bu durumda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre işletilemez.


2. Yargıtay’ın Yaklaşımı ve İçtihatlar

Yargıtay, murisin kadastro tespitinden sonra ölmesi halinde, miras hakkına yapılan bir müdahale söz konusu olduğu için, davanın herhangi bir hak düşürücü süreye tabi olmadan her zaman açılabileceğine hükmetmektedir.

🔍 Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/30 E., 2011/1234 K., 10.02.2011:

“… muris muvazaası iddialarının, terekeye karşı yapılmış haksız fiil kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle davalar, zamanaşımı veya hak düşürücü süreyle sınırlı olmaksızın her zaman açılabilir.”

Yargıtay kararında açıkça belirtildiği üzere, muris muvazaasına dayalı davalarda dava hakkı, murisin ölüm tarihinde başlar. Eğer muris kadastro tespitinden sonra ölmüşse, dava konusu işlem, kadastro sonrası sebeplerden biri olarak kabul edilir ve Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uygulanmaz.


3. Bursa Örneğiyle Açıklama

📌 Örnek Olay (Bursa / Yıldırım ilçesi – 2021):

Yıldırım ilçesinde, 1987 yılında kadastro tespiti yapılan ve aynı yıl tapuya tescil edilen bir taşınmaz, muris tarafından oğlu adına tescil ettirilmiştir. Muris ise 1999 yılında vefat etmiştir.

Diğer mirasçılar, bu işlemin muris muvazaası içerdiğini iddia ederek 2022 yılında tapu iptal ve tescil davası açmıştır. Davalı taraf, kadastro tespitinden itibaren 10 yıl geçtiği için sürenin dolduğunu savunmuştur. Ancak Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, muris kadastrodan sonra öldüğü için mirasçıların dava hakkının ölümle başladığını, bu nedenle 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını belirterek davayı kabul etmiştir.


4. Yargıtay’ın 2012/581 E., 2012/2895 K. Sayılı Kararıyla Pekişen Görüş

Yargıtay’ın 15.03.2012 tarihli bu kararında da aynı husus vurgulanmıştır:

“Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık süre, yalnızca kadastro öncesi nedenlere ilişkin davalarda uygulanır. Miras bırakanın ölüm tarihi kadastro tespitinden sonra ise, açılacak dava bu süreden etkilenmez.”

Kararda, miras hakkı çiğnendiği gerekçesiyle açılan tazminat talebi de kabul görmüş; bu tür muvazaalı işlemlerin üzerinden ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, mirasçıların haklarını arama hakkı olduğu ifade edilmiştir.


5. Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Muris kadastro tespitinden sonra ölmüşse:

  • Dava hakkı murisin ölümüyle doğar.
  • Kadastro Kanunu madde 12/3 uygulanmaz.
  • Dava her zaman açılabilir, süre kısıtlaması yoktur.

Muris kadastro tespitinden önce ölmüşse:

  • Mirasçılar adına dava açılması için kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde başvuru yapılması gerekir.

6. Sonuç

Miras hakkı, Anayasa ve Medeni Kanun ile güvence altına alınmıştır. Murisin kadastro tespitinden sonra ölmesi halinde yapılan muvazaalı işlemler, mirasçıların iradesi dışında gerçekleşmiş sayılır ve bu tür işlemlerin iptali için dava açılması herhangi bir süreye bağlı değildir.

Bursa ilinde görülen birçok somut olayda da Yargıtay içtihatlarına paralel olarak, mahkemeler bu tür davaları süresiz olarak kabul etmektedir. Ancak ispat yükü davacıya ait olup, muris muvazaasının tanık, belge ve hayatın olağan akışına uygun şekilde ispat edilmesi gerekir.

Murisin Kadastro Tespitinden Önce Ölmesi Halinde Muris Muvazaasına Dayalı Davalar

1. Genel Bakış

Miras bırakanın (murisin), kadastro tespitinden önce hayatını kaybetmiş olması, muris muvazaasına dayalı olarak açılacak davalarda önemli hukuki sonuçlar doğurur. Bu durumda mirasçılar, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açmazlarsa, artık muris muvazaası iddiasını ileri süremezler.

Bu kural, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesine dayanır. Söz konusu maddeye göre, kadastrodan önceki hukuki sebepler gerekçe gösterilerek 10 yıl geçtikten sonra artık dava açılamaz.


2. Yargıtay İçtihatlarıyla Belirlenen Süre Sınırı

Yargıtay, bu konuda çok sayıda karar vermiştir. Özellikle miras bırakanın kadastro tespitinden önce hayatını kaybettiği durumlarda, mirasçılar tarafından açılan tapu iptal ve tescil davalarının hak düşürücü sürede açılıp açılmadığını incelemektedir.

🔍 Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2012/5704 E., 2012/10135 K., 26.09.2012

“Miras bırakanın kadastro tespitinden önce ölmüş olması nedeniyle, muris muvazaasına dayalı davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Aksi halde davanın reddi gerekir.”

Yargıtay’ın bu kararı, kadastro tespitinden önceki muvazaalı işlemlerin, kadastro öncesi hukuki sebep olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bu nedenle süre sınırlamasına tabi olduğunu açıkça ortaya koymuştur.


3. Kadastro Memuruna Verilen Beyan ile Yapılan Devirler

Kadastro işlemleri sırasında, murisin bir satış ya da bağış sözleşmesi düzenlemeksizin, kadastro teknisyeni huzurunda verdiği beyan ile taşınmazı bir kişi adına tespit ettirmesi halinde; bu durumda da muris muvazaasına dayanılarak tapu iptali istenemez.

Yargıtay, bu gibi durumları tek taraflı irade beyanı olarak değerlendirmekte ve bu beyana karşı muris muvazaası hükümlerinin uygulanamayacağını belirtmektedir.

🔍 Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2016/1993 E., 2018/15445 K.

“Kadastro teknisyeni huzurunda verilen tek taraflı beyan, geçerli bir satış sözleşmesi niteliğinde değildir. Bu beyanla yapılan tescil, muris muvazaasına konu edilemez.”


4. Bursa Örneği: Kadastrodan Önce Ölüm, Süre Aşımı ve Ret Kararı

📌 Somut Olay (Bursa / Mustafakemalpaşa – 2019):

Miras bırakan Mehmet E., 1994 yılında vefat etmiştir. Ancak murise ait taşınmazların kadastro tespiti 1998 yılında yapılmış ve aynı yıl tapuya tescil edilmiştir. Mirasçılar, 2012 yılında açtıkları davada, murisin taşınmazları oğluna muvazaalı şekilde devrettiğini ileri sürmüştür.

Mahkeme, Yargıtay içtihatlarına uygun olarak kadastro tespitinin 1998’de kesinleştiğini, 10 yıllık sürenin 2008’de dolduğunu, bu nedenle 2012 yılında açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesi gerektiğine karar vermiştir.


5. Tescile Muvafakat ve Muris Muvazaasının Sınırları

Kadastro tespitinde murisin, kadastro teknisyenine “taşınmazı oğlum adına yazın” şeklinde beyan vermesi, bir satış işlemi değildir. Bu beyan sadece tek taraflı bir irade açıklamasıdır ve bir hukuki işlem (akit) sayılmaz.

Dolayısıyla böyle bir durumda:

  • Muris muvazaasına dayanılamaz.
  • Ancak eğer saklı pay ihlal edilmişse, tenkis (eksiltme) davası açılması mümkündür.

🔍 Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2020/1374 E., 2020/5334 K., 22.10.2020

“Tek taraflı beyan ile yapılan tespit, muris muvazaası kapsamında değerlendirilemez. Ancak, saklı pay sahibi mirasçıların haklarının ihlali söz konusu ise, tenkis davası açılması mümkündür.”


6. Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

DurumDavanın Açılabileceği SüreMuris Muvazaası Uygulanabilir mi?
Muris, kadastro tespitinden önce ölmüşseKadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl✅ Evet, süre içinde açılırsa
Muris, kadastro teknisyenine beyan vermişseN/A❌ Hayır, tek taraflı beyan muvazaa değildir
Saklı pay ihlali varsa10 yıl içerisinde✅ Tenkis davası açılabilir

7. Sonuç ve Değerlendirme

Kadastrodan önce vefat eden miras bırakanın yaptığı devir işlemleri, mirasçılar açısından kadastro öncesi hukuki sebep olarak değerlendirilir. Bu nedenle kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde dava açılmalıdır.

Ayrıca, kadastro teknisyeni huzurunda verilen tek taraflı muvafakat beyanları, resmi satış sözleşmesi niteliğinde değildir. Bu gibi durumlarda muris muvazaasına dayanmak mümkün değildir. Ancak saklı pay ihlali varsa tenkis davası ile hak aramak mümkündür.

⚖️ Bursa’dan Not:

Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022 yılında verdiği bir kararda, kadastro sırasında murisin kızına tescil ettirdiği taşınmazla ilgili olarak açılan tapu iptal davası reddedilmiş; ancak kızın saklı paya zarar verdiği gerekçesiyle tenkis kararı verilmiştir.

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız